impress

İsim, Hukuk ayırdedici özellik
etkilemek, tesir etmek.
He impressed me unfavorably: Beni olumsuz yönde etkiledi.
derin iz(lenim)/intıba bırakmak.
hafızasında yer etmek, zihnine sokmak /yerleştirmek/nakşetmek.
His words are strongly impressed on DEVAMINI OKU
my memory. I impressed on him the importance of his work. GİZLE
damgalamak, (damga) basmak.
impress wax with a seal. impress a seal on wax. A pattern impressed on DEVAMINI OKU
the clay pots before baking. GİZLE
iyi tesir/intiba bırakmak, hoşuna gitmek.
The book did not impress me at all. +11
hayran kalmak/olmak, mütehassis/çok memnun olmak.
I was very impressed by/at/with his performance.
(önemini) anlatmak, kafasına sokmak.
My father impressed on me the value of hard work.
Elektrik-Elektronik gerilim üretmek, dış etki ile bir devrede voltaj husule getirmek.
zorla askere almak, zorla bahriye tayfası yapmak.
kamulaştırmak, istimlâk etmek.
zorlamak, icbar etmek.
etkileme, tesir etme.
damga, kabartma baskı.
iz, nişan(e).
impressment ile ayni anlama gelir. etkileme, tesir bırakma, iz/intiba bırakma.

impress one's seal

mührünü basmak Fiil

impress something on one's memory

belletmek Fiil

leave an impress upon one's age

çağına damgasını vurmak Fiil

bellemek Fiil

impress (oneself on) sb

biri üzerinde derin etki bırakmak Fiil

impress (oneself on) sb

birinin üzerinde derin etki bırakmak Fiil

impress a seal upon sth

bir şey üzerine damga basmak Fiil

impress sailors

deniz kuvvetlerine zorla denizci kaydetmek Fiil

impress something upon sb

bir şeyi birinin iyi anlamasını sağlamak Fiil

impress the railwaymen into military service

demiryolları işçilerini zorla askere almak Fiil

gövde gösterisi

Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.

İngilizce-Türkçe