kuzey .
nor'east: kuzeydoğu.
Prefix
poyraz (rüzgârı/fırtınası).
Noun
(geniş kenarlı/sugeçirmez) gemici şapkası.
Noun
karayel: kuzeybatıdan esen rüzgâr.
Noun
southwester = sou.'wester ile ayni anlama gelir. kemerli yağmurluk.
kuzeybatı+, kuzeybatıda bulunan.
kuzeybatıya yönelik/müteveccih, kuzeybatı yönünde, kuzeybatıya doğru.
kuzeybatıdan/ karayelden/karayel yönünden esen.
hiçbir emare/işaret/haber (genellikle olumsuz tümcelerde kullanılır).
I haven't seen hide or hair of them for 20 years at least.
Hiçbir özelliği yok/Ne olduğu belirsiz.
ne … ne de … .
neither by day nor by night: ne gündüz ne de gece.
neither my family nor I was there: Ne ailem ne de ben orada değildik.
ne balık ne kuş; hiçbir özelliği yok; ne kokar ne bulaşır; ne idüğü belirsiz.
Neither fish, flesh nor fowl/good red herring: Hiçbir şeye benzemez/yaramaz.
ilgisi/ilişiği/önemi yok, mesele o değil.
What he took is neither here nor there; what we want to know is what he did with it: Ne aldığının önemi yok, mühim olan mesele onu ne yaptığıdır.
That's neither here nor there: Bunun konu ile ilgisi yok!
hiçbir şey, ne bu ne de o. Ne Şamın şekeri, ne Arabın yüzü.
gayret ve masraftan kaçınmamak
Verb