needle

  1. Noun, Textile Industry iğne
  2. iğne, dikiş iğnesi, dikiş makinesi iğnesi.
    crochet needle: dantel iğnesi.
  3. tığ, şiş, örgü şişi.
    knitting needles.
  4. Medicine şırınga/ aşı iğnesi.
    bk.: hypodermic needle .
    Doctor jabbed the needle into my arm.
  5. enjeksiyon, şırına, şırınga ile ilâç zerki.
    The doctor gave him a needle.
  6. gramofon/pikap iğnesi.
  7. Electronics pusula ibresi, ibre.
    The needle of the compass shows that we're facing north.
  8. çuvaldız.
  9. Botany iğne-yaprak.
    a pine needle .
  10. Zoology iğne gibi sivri çıkıntı.
  11. iğne gibi sivri kristal.
    needles of ice.
  12. ucu sivri kaya.
  13. ucu sivri dikilitaş.
    Cleopatra's needle.
  14. kinayeli/iğneleyici söz, inceden inceye alay/istihza.
    He gives me the needle: Beni iğneliyor/benimle alay ediyor.
  15. iğnelemek, iğne ile tutturmak.
  16. iğne ile dikmek.
  17. iğne batırmak/sokmak.
  18. iğne ile/iğne gibi delmek.
  19. (a) dürtmek, (bir iş yapmağa) zorlamak.
    We needled her into going with us. (b) alay/istihza etmek,
    iğnelemek, alaya almak.
    They needled him into losing his temper: Alay ederek onu kızdırdılar.
    The boys always needled him about being fat: Çocuklar onun şişmanlığı ile hep alay ederler.
  20. (içkinin) alkol oranını artırmak.
    to needle beer.
şeytan gibi zeki.
çuvaldız
(a) örgü iğnesi/tığı, (b)
ABD dragonfly
(cerrahlıkta kesmek/dağlamak için kullanılan yüksek frekanslı) elektrikli iğne.
iğne deliği
şamandıra iğneciği
şamandıra iğnesi Noun, Transport
birinin sinirine dokunmak Verb
şırınga
buz iğnesi: sirüs bulutlarını oluşturan ince ve uzun buz parçacıkları. Bazen güneş ışığında görülebilir. Noun
enjektör meme iğnesi
örgü şişi
şiş tığ, örgü şişi/tığı.
örgü şişi Noun, Textile Industry
mıknatıs iğnesi/ibresi.
ağ mekiği
esrar tiryakisi.
çuvaldız
çuvaldız
gramofon iğnesi
fular iğnesi
zargana
dikiş iğnesi
çoban tarağı. Noun
nakış iğnesi Noun, Textile Industry
sinir krizi
ayar iğnesi, mihenk veya altın ayar iğnesi.
iğne iplik
çok ince delikli duş.

feather grass ile ayni anlama gelir. iğne-otu
(Stipa comata): ABD'de yetişen ince bir ot.
saman yığınında kaybolmuş iğne, bulunması çok güç şey.
to look for a needle in a haystack: saman yığınında iğne aramak.
oya işi, iğne danteli. Noun
iğne işi oya/ kanaviçe. Noun
radyoda plâk müziği saati. Noun
karbüratör iğnesi. Noun
dikişçi kadın
samanlıkta iğne aramak Verb