hold in

English-Turkish Translation

  1. (a) tutmak, zaptetmek.
    He was so angry he couldn't hold in his temper. (b) kendini tutmak, kendine/nefsine
    hâkim olmak.
    He held himself in for fear of saying something he would regret.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

hold in one's temper
kendine hâkim olmak Verb
pick up and hold in one's arms
kucağına almak Verb
hold in abhorrence
tiksinmek Verb
hold in abhorrence
iğrenç bulmak Verb
hold in all cases
(kural) her halükârda geçerli olmak Verb
hold in check
birini hep meşgul etmek Verb
hold in check
saldırısını önlemek Verb
hold in common
birlikte sahip olmak Verb
hold in common
ortak
hold in contempt
hakir görmek Verb
hold in delay
geciktirmek Verb
hold in demesne
bir mülkü zilyet sıfatıyla elinde bulundurmak Verb
hold in demesne
arazi mülkiyetine sahip olmak Verb
hold in derision
alay etmek Verb
hold in escrow
emaneten alıkoymak Verb
hold in esteem
saymak, hürmet etmek, saygı göstermek.
hold in great/high esteem
son derece saygı/hürmet göstermek, çok takdir etmek/beğenmek.
hold in high esteem
itibar etmek Verb
hold in pawn
rehin tutmak Verb
hold in pledge
rehin tutmak Verb
hold in safe custody
emanette tutmak Verb
hold in store
deposunda bulundurmak Verb
hold in suspense
kararsız durumda bırakmak Verb
hold in trust
yediemin olarak idare etmek Verb
hold in usufruct
intifa hakkına sahip tutmak Verb
hold in with sb
biriyle olan dostluğunu korumak Verb
hold (sb) in (a place) for a while
alıkoymak Verb
hold (sb) in bounds
frenlemek Verb
hold … in low esteem
…e iyi gözle bakmamak Verb
hold … in low esteem
…i küçümsemek Verb
hold … in low esteem
…i küçük görmek Verb
hold 500 shares in a shipping company
bir sevkıyat şirketinde 500 hisse sahibi olmak Verb
hold 500 shares in a shipping company
bir sevkiyat şirketinde 500 hisse sahibi olmak Verb
hold a banquet in hono u r of sb's arrival
birinin gelişi şerefine ziyafet vermek Verb
hold a good position in a class
sınıfın en iyilerinden olmak Verb
hold a mass of details in one's head
kafasında bir sürü ayrıntı tutmak Verb
hold a meeting in accordance with the regulations
kurallarla toplantı yapmak Verb
hold a meeting in accordance with the regulations
kurallara uygun olarak toplantı yapmak Verb
hold a position of management responsibility in business
işte yöneticilik sorumluluğu gerektiren bir mevkide bulunmak Verb
hold a professional qualification in accountancy
ehliyetli muhasebeci olmak Verb
hold an estate in coparceny
bir emlaki ortaklaşa tevarüs etmek Verb
hold an office in commission
bir kurulda komiserlik görevi yapmak Verb
hold an office in commission
kurul komiserlik görevi yapmak Verb
hold down a corner in a page
köşe yazarı olmak Verb
hold down investment in new facilities
yeni tesislere yapılan yatırımları kısmak Verb
hold one's own in competitive markets
rakip piyasalarda tek başına mücadele etmek Verb
hold one's way in spite of all obstacles
bütün engellere karşın yolunda gitmeye devam etmek Verb
hold share in business entreprises
hissesi olmak Verb
hold shares in a business
bir işte hisseleri olmak Verb
hold shares in a company
bir şirkette hisseleri olmak Verb
hold shares in safe custody
firmalarda hisseleri olmak Verb
hold shares in safe custody
emanette hisse senetleri olmak Verb
hold someone in captivity
birini hapiste tutmak Verb
hold someone in contempt
birini hor görmek Verb
hold someone in default
birini taahhütlerini yerine getirmemiş olmakla itham etmek Verb
hold someone in great esteem
birine büyük saygı göstermek Verb
hold someone in great honour
birine büyük saygı göstermek Verb
hold someone in high esteem
birine büyük saygı göstermek Verb
hold someone in high regard
birine çok saygı göstermek Verb
hold someone in respect
birine saygı beslemek Verb
hold someone in your arms
birini kollarının arasına almak Verb
hold someone in your arms
birini kucağına almak Verb
hold someone in your arms
birini kucağında tutmak Verb
hold someone in your arms
birini kucaklamak Verb
hold someone/something in contempt
bir kimseden/şeyden nefret etmek, hakir/aşağılık/hor görmek.
hold something in a flame
yalazlamak Verb
hold something in common with sb
bir şeye ortaklaşa zilyet olmak Verb
hold something in suspence
bir şeyi muallakta tutmak Verb
hold something in suspense
bir şeyi muallakta tutmak Verb
hold something in your arms
birşeyi kollarının arasına almak Verb
hold something in your arms
birşeyi kucağına almak Verb
hold something in your arms
birşeyi kucağında tutmak Verb
hold the property in trust for a partnership
ortaklığın malını emaneten muhafaza etmek Verb
hold the property in trust for a partnership
bir ortaklığın malını emaneten muhafaza etmek Verb
hold your stomach in
karnını içeri çekmek Verb
hold/have someone in the palm of one's hand
(birisini) avucunun içine almak, bir kimse üzerinde büyük nüfuz ve kudreti olmak.
put in hold
hapse atmak Verb
stow cargo in a ship's hold
yükü geminin ambarına istif etmek Verb
vent in an engine room or hold
manika
English-Turkish phrases from Zargan's own database