kep, takke.
a nurse's cap.
black cap: (İngilterede yargıcın idam kararı verirken giydiği) kara takke.
başlık, kasket.
test cap: (kablo) deneme başlığı.
(şişe, tüp vb. için) kapak.
a bottle cap. Put the cap back on the bottle.
tapa, tabanca mantarı, kapsül.
blasting cap: ateşleme kapsülü, dinamit tapası.
mantar başlığı/tepesi.
Botany
yazı kâğıdı boyutu.
legal cap.
tepe, doruk, zirve.
the cap of hard rock of a mountain.
sütun başlığı.
Architecture
büyük harflerle yazmak/basmak.
başlık geçirmek/giydirmek, kep/takke giydirmek, kaplamak, örtmek.
Clouds capped the hills.
tamamlamak, ikmal etmek, bütün haline getirmek.
üstün gelmek, daha iyisini yapmak, (daha ileriye/öne) götürmek/geçmek, bastırmak, baskın çıkmak.
to cap one joke with another.
to cap a story: bir hikâyeden daha iyisini söylemek.
to cap the climax: doruğu/sınırı/limiti aşmak, mükemmelin mükemmelini yapmak.
That caps all! Bu hepsinden baskın çıktı (hepsine tüy dikti).
birinci takıma almak.
Sports
onur/şeref nişanesi olarak kep vermek.
He's been capped 3 times for playing British sports teams.
üst limit
Noun, Advertising
kep
Noun, Textile Industry
kasket
Noun, Textile Industry
koltukları kabartan başarı.
övünülecek başarı, övünme/iftihar vesilesi, şeref.
That's a feather in his cap: Bu onun için övünülecek bir şeydir.
miğfer içine giyilen yumuşak takke.
miterwort = mitrewort ile ayni anlama gelir. papaz otu
(Mitella): Taşkırangillerden kapsülü
piskopos tacına benzeyen bir ot.
çıngıraklı soytarı külâhı.
akademik giysi, şapka ve cübbe: üniversite hocalarına ve mezunlarına özgü giyim.
Noun
saygı ile, saygılı bir tavırla, hürmetkârane,
mec. mahcup/pısırık bir tavırla.
I hope the unions don't go cap in hand to the government again.
mesleğinde başarılı olmak
Verb
başlık-kaya: petrol, gaz, tuz yatakları üzerindeki su geçirmez kaya tabakası.
Noun
aptal külâhı: eskiden okullarda tembel öğrencilere ceza olarak giydirilen sivri külâh.
aptal külâhı: eskiden okullarda tembel öğrencilere ceza olarak giydirilen sivri külâh.
rahim kapağı, gebe kalmamak için kadınların cinsî münasebet esnasında rahim başına yerleştirdikleri kapak.
dolum kapağı
Noun, Automotive
depo kapağı
Noun, Automotive
aptal külâhı: eskiden okullarda tembel öğrencilere ceza olarak giydirilen sivri külâh.
askerî kep, askerlerin garnizonda giydikleri şapka.
(sporda) birinci takıma seçilmek.
(Kuzey Kutbu) buzul başlığı
mürekkepli mantar
(Coprinus atramantarius): sporları olgunlaşınca yaprakçıkları siyah bir suya dönüşen mantar.
Noun
gelin şapkası: inci ve mücevheratla süslü kadın şapkası.
Noun
resmî kâğıt: avukatların kullandıkları 21.5x35.5 cm'lik yazı kâğıdı.
azat külâhı: eski Romada azat edilen esirlere verilen yumuşak konik külâh ki özgürlük simgesi olarak
kullanılırdı. Phrygian cap
Noun
yatma zamanı içilen alkollü ya da sıcak içki
askerî kep, askerlerin garnizonda giydikleri şapka.
diz kapağı protezi
Noun, Medicine
külahını önüne koymak
Verb
inceden inceye yeniden gözden geçirmek
Verb
derin düşünmek, düşüncelere/tefekküre dalmak.
radyatör kapağı
Transport
yerel yönetim tarafından istenilen vergi miktarını sınırlamak
Verb
kök başlığı, kök ucunu koruyan doku.
Noun
(kavanoz vb. için) vidalı kapak.
Noun
küçük puntolu büyük harf.
Noun
derin düşünce/tefekkür.
put one's thinking cap: derin düşüncelere dalmak.
her türlü tedbiri göz ardı etmek
Verb
yün bere (bahriyeliler soğuk havada giyerler).