çok eski kafalı olmak
Fiil
işverenin gözünden düşmek
Fiil
çıraklık eğitimini tamamlamış olmak
Fiil
aklı başından gitmiş olmak
Fiil
gelirine uygun olarak yaşamamak
Fiil
geliriyle orantılı olmamak
Fiil
çevresiyle ilgilenmek, başkalarile dostluk kurmak, kabuğundan çıkmak.
çileden çıkarmak, çıldırtmak, deli etmek.
birine tamamen güvenmek/bel bağlamak, her dediğini yapmak, bir dediğini iki etmemek, mutlak itaat göstermek.
herşeye boyun eğmek, (bir kimsenin) her dediğini yapmak, eline ayağına kapanmak, her isteğine/emrine
uymak, dize gelmek.
I'll soon have him eating out of my hand: Yakında onu dize getiririm.
(a) (hayvan) yemini avuçtan almak, (b)
mec. pek uysal olmak, birinin avucunun içine bakmak, yuları ele vermek.
parasını pencereden savurmak
Fiil
boyunu aşan suya girmek
Fiil
başından büyük işe girişmek.
görevlerinden kaçmak
Fiil
mali güçlüklerle karşılaşmak
Fiil
mali güçlüklerden kurtulmak
Fiil
çok uğraşmak/çaba harcamak, büyük zahmete katlanmak. (b) kasten/mahsus/bile bile yapmak.
çocuk büyüdükçe giysileri dar gelmek
Fiil
korkudan sıçramak; aşırı derecede coşmak.
bir sendikayı işletmesinden uzak tutmak
Fiil
sendikayı işletmesinden uzak tutmak
Fiil
kafasından hikâye uydurmak
Fiil
ev geçindirme parasından tırtıklamak
Fiil
henüz hayati tehlikeyi atlatmamış olmak
Fiil, Deyim
henüz kefeni yırtmamış olmak
Fiil, Deyim
tam anlamıyla düze çıkmamış olmak
Fiil, Deyim
tam toparlanamamak
Fiil, Deyim
bir kimsenin bilgisi/tecrübesi/uzmanlığı dışında.
He said that computer programming is off his beat.
(a) deli, kaçık, çıldırmış, zıvanadan çıkmış, (b) çılgın, hezeyan halinde, mantıksız, akıl ve muhakemesini kaybetmiş.
(a) deli, kaçık, çıldırmış, zıvanadan çıkmış, (b) çılgın, hezeyan halinde, mantıksız, akıl ve muhakemesini kaybetmiş.
(a) deli, kaçık, (b) (tamamen) unutulmuş.
Out of sight, out of mind: Gözden uzak olan gönülden de uzak olur.
(a) bilgi ve yeteneği dışında.
I'm out of my depth when it comes to mathematics. (b) (su) boyunu
aşan.
get out of one's depth: (i) su boyunu aşmak, suda ayağı yerden kesilmek; (ii) yetkisi dışına çıkmak.
kafayı pencereden dışarı çıkarmak
Fiil
başını pencereden dışarı çıkarmak
Fiil
başkası için kendini ateşe atmak, başkasına yardım için belaya girmek.
birinin pabucunu dama at(tır)mak, burnunu kırmak, ilgiyi kendi üzerinde toplayıp birini kıskandırmak.
His nose was put out of joint: Burnu kırıldı; pabucu dama atıldı.
(a) ayağını kaydırmak, pabucunu dama at(tır)mak, burnunu/gururunu kırmak, (b) birinin ümitlerini kırmak,
plânlarını akamete uğratmak.
unut(tur)mak, aklından çıkarmak.
bir şeyi kafasından atmak
Fiil
bir şeyi birinin ulaşamayacağı yere koymak
Fiil
tasarrufundan belli bir miktarını ayırmak
Fiil
Sen karışma!
Cümle, Deyim
Sen bu işe burnunu sokma!
Cümle, Deyim
Sen bu işe karışma!
Ünlem, Deyim
Sen burnunu sokma!
Ünlem, Deyim
gelirinden bir meblağ çıkarmak
Fiil
(birinin) ekmeğini elinden almak, geçimine/nasibine engel olmak.
bozum etmek, küçük düşürmek, yelkenlerini suya indirtmek, gururunu kırmak.
öfkesini yatıştırmak, yelkenleri suya indirmek.
sözü (birisinin) ağzından kapmak, konuşmasına fırsat vermemek.
(karşısındakinin) ağzından sözü kapmak; leb demeden leblebiyi anlamak.
You have taken the words out of my mouth: Ben de tam bunu söyleyecektim.
saçma sapan konuşmak
Fiil
iğneli sözler söylemek
Fiil
birini göz ucuyla izlemek
Fiil
(bir yerden) dışarı çıkmak
Fiil
telif hakkı koruma süresi bitmiş
gözden ırak gönülden ırak
ayaklar altında sağlam zemin olmaması
(sinema filmi ve televizyonda) ses ve görüntü arasında senkronizasyon (uyum) olmaması durumu
memleket sınırları dışında
tehlike dışında kalmak
Fiil
saklandığı yerden çıkmak
Fiil
birşeye sonuç teşkil etmek
Fiil
birşeyden sonuç olarak çıkmak
Fiil
birşeyin sonucunda ortaya çıkmak
Fiil
birşeyin sonucu olmak
Fiil
kendine güven kazanmak
Fiil
kendine güveni yerine gelmek
Fiil
mahkeme dışında muvafakat etme
mahkeme dışında muvafakat etmek
Fiil
birini mevkinden kovmak
Fiil
birini mevkinden atmak
Fiil
birşeyden yola çıkmak
Fiil
adımlarını uyduramamak
Fiil
artık kullanılmaz olmak
Fiil
kendini rahat hissetmemek
Fiil
abartma ! kimsenin inanmayacağı şeyler söyleme
birşeyden yakayı sıyırmak
Fiil
gümrük antreposundan çıkarılan mallar
İsim
memleketten elde etmek
Fiil
tehlikeden uzak durmak
Fiil
borç yapmaktan çekinmek
Fiil
şehir dışında yaşamak
Fiil
üzerinde mutabık kalınan fiyat sınırının altında satmak
Fiil
işin içinden kendini sıyırmak
Fiil
birşeyin dışında kalmak
Fiil
bir şeyden kaçamak yapmak
Fiil
bir işten yan çizmek
Fiil
bir işteki payını satmak
Fiil
işteki payını satmak
Fiil