Available on App Store
Get it on Google Play
EN
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
handle
Geniş Tasarım
İngilizce-Türkçe
Terimler/Kalıplar
Ingilizce-Türkçe Çeviri
hand
ile ayni anlama gelir. dokuntu, temas: elle dokununca kumaşın bıraktığı izlenim.
the smooth hand of satin.
kulp, sap, tutamak, tutamaç, kabza.
tokmak (kapı tokmağı).
lâkap, unvan, takma ad.
to have a handle to one's name
: asalet unvanı olmak.
handle to one's
DEVAMINI OKU
name
: asalet vb. unvanı.
GİZLE
(a) hasılat: at yarışı, spor olayı vb.'de toplanan para, (b) pey: bahsi müşterek, kumar vb.'de sürülen para.
vesile, bahane, fırsat, vasıta, âlet.
Don't let your conduct give any handle for gossip
: Davranışlarınla
DEVAMINI OKU
dedikoduya fırsat/meydan verme.
GİZLE
+10
hand
ile ayni anlama gelir. dokuntu, temas: elle dokununca kumaşın bıraktığı izlenim.
ellemek, el sürmek, (el ile) dokunmak, ele almak, (el ile) tutmak/taşımak.
Don't handle the ornaments,
DEVAMINI OKU
they're very delicate.
GİZLE
yönet(il)mek, idare etmek/edilmek, kontrol etmek, sorumlu olmak.
My wife handles the household accounts.
DEVAMINI OKU
He handled a difficult argument skillfully.
He is hard to handle
: Onu idare etmek güçtür.
to handle a situation
: bir durumu idare etmek.
GİZLE
(belirli bir tarzda) kullanmak, el ile yapmak/işletmek.
to handle color expertly in painting.
DEVAMINI OKU
handle with care
: dikkatle kullanmak/ele almak/idare etmek.
GİZLE
eğitmek, yetiştirmek, yönetmek, sevk ve idare etmek, denetlemek, kontrol etmek.
to handle troops.
DEVAMINI OKU
The captain handles his soldiers well.
GİZLE
uğraşmak, meşguk olmak.
The poem handles the problem instinct versus intellect in man.
alıp satmak, ticaretini yapmak.
to handle dry goods. The store handles meat and groceries. We don't
DEVAMINI OKU
handle that sort of book.
handle a lot of money
: elinden çok para geçmek.
GİZLE
davranmak, muamele etmek.
handle children kindly, if you want them to trust you. I handled him carefully,
DEVAMINI OKU
because he was very angry.
GİZLE
işlemek, idaresi/yönetimi (belirtilen tarzda) olmak.
This car is handling very well
: Bu araba
DEVAMINI OKU
çok iyi işliyor (idaresi çok kolay/rahat).
GİZLE
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim
Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler
handle one's own financing
kendi finansmanını kendi idare etmek
Fiil
handle one's own financing
kendi finansmanıni kendi idare etmek
Fiil
have a handle to one's name
asalet unvanına sahip olmak
Fiil
be hard to handle
idare etmesi güç olmak
Fiil
bug (rounded) handle
kulp
door handle
kapı kolu
İsim, Ulaşım
+62
door handle
kilit mandalı
door handle
kapı kulbu
emergency handle
imdat freni
fly off the handle
handle
(7).
fly off the handle
çok kızmak, köpürmek, tepesi atmak, küplere binmek.
front quarter vent handle
kelebekcamı
front-door handle
ön kapı kolu
Ulaşım
give a handle
fırsat tanımak
Fiil
inset handle
(otomobil) gömme kapı kolu
rear-door handle
arka kapı kolu
Ulaşım
rough handle
kötü muamele etmek
Fiil
rough- handle
hoyratça kullanmak
Fiil
starting handle
işletme kolu
sth which has a handle
saplı
up to the handle
(US) son haddine kadar
handle (someone) with kid gloves
(a) (birine) nezaketle/tatlılıkla muamele etmek, (b) çok dikkat/itina göstermek.
handle a business
bir girişimi yönetmek
Fiil
handle a case
davayı ele almak
Fiil
handle a case
bir davayı ele almak
Fiil
handle a case
bir davaya bakmak
Fiil
handle a flight
bir uçağı uçuşa hazırlamak
Fiil
handle a lot of business
aynı anda birçok iş yapmak
Fiil
handle a lot of money
yüksek meblağlarla uğraşmak
Fiil
handle a matter
konu yu çözmeye çalışmak
Fiil
handle a matter
bir işi yönetmek
Fiil
handle a ship
gemiye manevra yaptırmak
Fiil
handle a situation
bir durumu ele almak
Fiil
handle a situation in a masterly manner
bir durumu ustaca idare etmek
Fiil
handle a subject
bir konuyu işlemek
Fiil
handle a subject delicately
bir konuyu titizlikle ele almak
Fiil
handle affairs of other people
başkalarının işleriyle uğraşmak
Fiil
handle all sort of business
her işi yapmak
Fiil
handle all sorts of business
her işi yapmak
Fiil
handle any sort of business
her türlü iş yapmak
Fiil
handle claims
şikâyetlere bakmak
Fiil
handle easily
kullanışlı olmak
Fiil
handle foreign goods
yabancı mal getirmek
Fiil
handle imported goods
ithal mallarını tanıtmak
Fiil
handle large order
büyük hacimde siparişleri karşılamak
Fiil
handle large sums of money
büyük paralarla uğraşmak
Fiil
handle large sums of money
büyük paralarla oynamak
Fiil
handle of a balance
terazi eli
handle orders
siparişleri karşılamak
Fiil
handle roughly
örselemek
Fiil
handle someone carefully
birine iyi muamele etmek
Fiil
handle someone with gloves off
merhametsizce davranmak, gözünün yaşına bakmamak.
handle someone with velvet gloves
birine çok merhametli davranmak
Fiil
handle someone with velvet gloves
birine yardım etmek
Fiil
handle someone without gloves
birine merhametsizce davranmak
Fiil
handle stocks and bonds
tahvilat ve hisse senedi ticareti yapmak
Fiil
handle the ball
elle oynamak
Fiil, Spor
handle the economy
ekonomiyi idare etmek
Fiil
handle the seasonal peak problems
mevsimin işlerinin en çok yoğun olduğu zamanlardaki sorunları ele almak
Fiil
handle traffic
trafiği idare etmek
Fiil
handle with care in carriage
taşınırken kırmamak için dikkatli davranmak
Fiil
handle with kid gloves
kızdırmamak için bir kimseye yumuşak/mülâyim davranmak, gönlünce gitmek, aşağıdan almak, çok dikkatli davranmak.
handle written requests
yazılı taleplerin icabına bakmak
Fiil
handle written requests
yazılı talep bilerin icabına bakmak
Fiil
give a handle for calumny
iftiraya yer vermek
Fiil
personally handle an order
bir siparişi karşılamak için şahsen meşgul olmak
Fiil
to give someone a handle against sb
birine
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.
Bize Ulaşın
Geri-bildirimde bulunun
E-Posta
*
Mesaj
Gönder