Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. Fiil peylemek, yer vb. tutmak/ayır(t)mak.
    I've engaged a room at the hotel: Otelde bir oda ayırttım.
  2. Fiil işe/hizmete/memuriyete almak/girmek.
    I engaged a new secretary.
  3. Fiil (ilgisini/dikkatini) çekmek, oyalamak.
    The novel engaged his attention and interest. The spots of
    blood on the floor engaged the attention of the police.
  4. Fiil cezbetmek, hoşa gitmek.
    His good nature engages everyone.
  5. Fiil vaat et(tir)mek, taahhüt etmek, üzerine almak, bağla(n)mak.
    He engaged (himself) to pay back the money.
  6. Fiil meşgul etmek, (vaktini vb.) almak/işgal etmek.
    Work engages much of his time.
  7. Fiil, Makine (dişli çark vb.) birbirine geç(ir)mek, tutturmak, kenetle(n)mek.
    This wheel engages with that wheel
    and turns it. You must engage the clutch.
  8. Fiil söz vermek, söz almak.
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

engage one's word
söz vermek Fiil
engage someone's attention
birinin dikkatini çekmek Fiil
engage someone's interest
birinde ilgi uyandırmak Fiil
engage someone's interest
birinin ilgisini çekmek Fiil
engage a gear
vitese takmak Fiil
engage a lawyer
bir avukat tutmak Fiil
engage a room
oda kiralamak Fiil
engage a servant
hizmetçi tutmak Fiil
engage a servant again
bir hizmetçiyi yeniden işe almak Fiil
engage a taxi
taksi tutmak Fiil
engage actively
faal olarak girişmek Fiil
engage an interpreter
bir tercüman tutmak Fiil
engage capital
sermaye yatırmak Fiil
engage counsel
avukat tutmak Fiil
engage for
kefil olmak, sorumluluğu yüklenmek.
I will engage for Bill's good behavior should you decide to employ him.
engage for three years
üç yıl için işe almak Fiil
engage in
(a) meşgul olmak, uğraşmak, iştigal etmek, (bir işe) atılmak.
engage in … : … ile meşgul olmak.

Work engages much of his time. He engages in politics.
engage someone in conversation = engage in conversation with someone: birisiyle konuşmaya/sohbete girişmek/dalmak. (b) iştirak ettirmek, katılmasını sağlamak, tutmak.
I engaged him in conversation. (c) çatışmak, çarpışmak, ihtilâfa düşmek, (mücadeleye) girişmek, saldırmak, hücum etmek.
engage in battle: muharebeye girişmek.
Our soldiers engaged the enemy. They engaged the enemy (in battle).
engage in a confederation
ittifak kurmak Fiil
engage in a lawsuit
bir dava açmak Fiil
engage in a line of business
bir işkoluna girmek Fiil
engage in a line of business
bir iş dalına girmek Fiil
engage in a lob of business
atılmak Fiil
engage in a lob of business
bir işkoluna girmek Fiil
engage in a trade
bir iş yapmak Fiil
engage in a trade
bir işi olmak Fiil
engage in an activity
bir faaliyete girişmek Fiil
engage in banditry
haydutluk etmek Fiil
engage in business
işe girişmek Fiil
engage in competition
rekabete girişmek Fiil
engage in discussion
biriyle tartışmaya girişmek Fiil
engage in doing something
birşey yapmakla uğraşmak Fiil
engage in doing something
birşey yapmakla ilgilenmek Fiil
engage in doing something
birşey yapmakla meşgul olmak Fiil
engage in eye-straining work
göz nuru dökmek Fiil
engage in foreign trade
dış ticaretle uğraşmak Fiil
engage in negotiations
müzakerelere girişmek Fiil
engage in politics
politikaya atılmak Fiil
engage in politics
siyasete girişmek Fiil
engage in prostitution
fahişelik yapmak Fiil
engage in prostitution
orospuluk yapmak Fiil
engage in prostitution
fuhuş yapmak Fiil
engage in scientific pursuits
bilimsel kurumlarla uğraşmak Fiil
engage in smuggling
kaçakçılık yapmak Fiil
engage in something
birşeyle uğraşmak Fiil
engage in something
birşeyle meşgul olmak Fiil
engage in something
birşeyle ilgilenmek Fiil
engage in unfair competition
haksız rekabete girişmek Fiil
engage oneself for dinner
akşam yemeği için randevu vermek Fiil
engage oneself to provide capital
sermaye sağlayacağını taahhüt etmek Fiil
engage rooms at a hotel
otelde oda tutmak Fiil
engage sb
birini işe almak Fiil
engage sb's attention
birinin dikkatini çekmek Fiil
engage sb's attention
birinin dikkatinıçekmek Fiil
engage seaman
tayfa almak Fiil
engage seats at the theater
tiyatroda yer ayırtmak Fiil
engage someone as secretary
birini sekreter olarak almak Fiil
engage someone in (a) conversation
birini konuşmaya sokmak Fiil
engage someone in a conversation
birini konuşmaya tutmak Fiil
engage someone in conversation
laf tutmak Fiil
engage someone in something
birinin birşeyle uğraşmasını sağlamak Fiil
engage someone in something
birini birşeyle meşgul etmek Fiil
engage someone in something
birinin birşeyle ilgilenmesini sağlamak Fiil
engage someone in something
birinin birşeyle meşgul olmasını sağlamak Fiil
engage someone in something
birini birşeye karıştırmak Fiil
engage someone in something
birini birşeye bulaştırmak Fiil
engage someone to sth
birini bir işe angaje etmek Fiil
engage the clutch
kavramak Fiil
engage the clutch
debriyaj yapmak Fiil
engage the line for 20 minutes
hattı 20 dakika meşgul tutmak Fiil
engage the line for twenty minutes
hattı yirmi dakika meşgul etmek Fiil
engage the lob for twenty minutes
hattı yirmi dakika meşgul etmek Fiil
engage the master (ship)
gemici işe almak Fiil
engage the services of a lawyer
bir avukat tutmak Fiil
engage upon
başlamak, girişmek, atılmak.
He has engaged upon a new profession: Yeni bir mesleğe atıldı.
engage with something
birşeye geçmek Fiil
engage with something
birşeyle birbirine geçmek Fiil
engage with something
birşeye kenetlenmek Fiil
engage with something
birşeyi kavramak Fiil
engage workers
işçi almak Fiil
engage workers
iş gücüne yeni işçi almak Fiil
right to engage in politics
siyaset yapma hakkı İsim, Hak ve Özgürlükler
to engage someone for two years on probation
birini iki yıl denenme koşuluyla işe alma
engagé
(politikaya, özellikle solculuğa) kapılmış, kendini kaptırmış/adamış. Sıfat
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.