budge

Fiil kımılda(t)mak, yavaşça harekete geç(ir)mek.
I can't budge this rock.
Fiil cay(dır)mak, fikrini değiştir(t)mek, fikrinden/kararından dön(dür)mek.
Once her father had said “no”,
he wouldn't budge: Babası bir kere “hayır” dedi mi kimse onu fikrinden döndüremez (Nuh dedi mi Peygamber demez.).
kuzu kürkü.
kuzu kürkünden yapılmış.
debdebeli, tantanalı, şatafatlı, muhteşem.

budge up

yana koymak Fiil

budge up (or over)

kımıldayarak başkasına yer açmak Fiil

not give/budge an inch

(fikrinde) direnmek, bildiğinden şaşmamak, Nuh deyip peygamber dememek.
I tried every argument, but

he didn't budge an inch: Bin dereden su getirdim, fakat o bildiğinden şaşmadı.

Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.

İngilizce-Türkçe