1. uykuya, uykuda.
    He fell asleep quickly: Çabucak uyudu (uykuya daldı).
    to be asleep: uyumak,
    uykuda olmak.
    to fall/drop asleep: uykuya dalmak, uyuyakalmak.
    fast asleep: derin uykuda.
    to be fast/sound asleep: derin uykuya dalmak.
  2. uyuşuk, uyuşmuş.
    My foot is asleep: Ayağım uyuştu.
  3. sükûnette, gayrıfaal, yatışmış.
    Their anxieties were asleep: Endişeleri yatışmıştı.
  4. ölü.
uykuya dalmak.