1. İsim, Tekstil Sanayii delik
  2. İsim, Tekstil Sanayii çukur
  3. İsim delik, boşluk, gedik.
    in holes = full of holes: delik deşik.
  4. İsim çukur, oyuk, (diş) çürük.
    a hole in the ground. The men dug a hole in the road. a hole in tooth.
  5. İsim in mağara, hayvan yuvası.
    a mouse's hole: sıçan deliği/yuvası.
    the hole of a fox.
  6. İsim izbe, in gibi yer, karanlık ve pis yer.
    What a wretched little hole he lives in!
  7. İsim hücre, zindan.
  8. İsim güç/kötü durum, zorluk, müşkül mevki, çıkmaz.
    to be/find oneself in a hole: kötü duruma düşmek,
    çıkmaza saplanmak.
    put someone in a hole: birisini zor durumda/müşkül mevkide bırakmak.
    You've put me in a devil of a hole! Beni çok müşkül bir mevkide bıraktın.
  9. İsim koy, küçük liman.
  10. İsim kusur, hata.
    They found serious holes in his reasoning.
  11. İsim akarsuyun derin ve durgun yeri.
    a swimming hole.
  12. İsim (a) (bilye veya topun gireceği) çukur, (b) topu çukura sokarak yapılan sayı.
  13. İsim (a) top çukuru, (b) top çukurunu içeren saha bölümü.
  14. İsim, Fizik oyuk, deşik: yarı iletkende bir elektronun ayrılması ile oluşan + yüklü atom.
  15. Fiil delmek, delik açmak, oymak, çukur açmak.
  16. Fiil çukura atmak/düşürmek.
  17. Fiil topu çukura sokmak.
    hole out: topa vurup çukura sokmak.
  18. Fiil tünel/geçit açmak.
karadelik İsim, Astrofizik
tasarruflarında büyük delik açmak Fiil
cebinde delik açılmak (büyük paraya mal olmak Fiil
bulunduğu yere yakışmayan kimse.
makamına yakışmayan kimse.
uygunsuz, beceriksiz, hoyrat, bağdaşmaz (kimse).
Jo is a square peg in a round hole when he is playing
ball: Jo, top oynamakta çok beceriksizdir.
(zamanı gelince işe yarayan) üstünlük, avantaj.
His strength in a crisis is an ace in the hole.
hava deliği. İsim
donmuş nehir veya su birikintisinde doğal olarak açılan delik. İsim
air pocket İsim
hava boşluğu: uçağın ânî irtifa kaybetmesini denemek için yaratılan düşey hava cereyanı (teknikte kullanılmaz). İsim
(kişi) bulunduğu yere yakışmamak Fiil
çıkmazda olmak Fiil
deliğe kıstırılmış fare gibi olmak Fiil
zindan, (özellikle askerî) cezaevi. İsim

Black Hole of Calcutta ile ayni anlama gelir. Kalküta zindanı: 1756'da Hintlilerin hapsettiği
146 Avrupalıdan 123'ünün bir gecede öldüğü zindan.
İsim
kabarcık
gizlenme yeri
cıvata deliği
kaçış yolu
nefeslik
kurşun deliği İsim
havşa açmak Fiil
göz
hücre
çok küçük oda
çöküntü
kuyu
gübrelik
kaşkaval deliği. İsim
kötü durumda olmak Fiil
(nefesli sazlarda) parmak deliği. İsim
(telefon kadranında, yuvarlama topunda vb.) tutamak, parmak oyuğu. İsim
balık kuyusu: kışın balık avlamak için su yüzeyindeki buzda açılan delik.
ateşleme deliği
(a) emin sığınak, güvenlikle sığınılacak yer, (b) dugout (1).
tek kişilik siper
delinmek Fiil
sıkıştırıldığı yerden kurtulmak Fiil
birini kötü durumdan kurtarmak Fiil
sandık odası İsim
ıssız yer
sivil polis
delikli
azap/işkence yeri, son derece rahatsız/pis/intizamsız/dağınık yer. İsim
batakhane, ahlâksız/yasa dışı işler çeviren yer. İsim
gayya kuyusu İsim
gizlenme yeri
(a) borç içinde, borçlu, (boğazına kadar) borca batmış, (b) (pokerde) ilk çekilip ters kapatılan kâğıt.
a king in the hole.
gizli pencere
gözetleme deliği
kettle ile ayni anlama gelir. (kayada/buzulda) kazan biçiminde oyuk.
anahtar deliği
ışıklık
çıkış deliği: gemicilerin kestirme yoldan direğe çıkmaları için açılmış delik. İsim
delik açmak Fiil
piyasa boşluğu
(US) bir gazete ya da dergide
reklamların dışında haberler ya da yazılara ayrılan yerler İsim
dolandırıcılık yapmakta
dikiz deliği
salgın hastalık kaynağı
çukur
lumboz
birini zor bir durumdan kurtarmak Fiil
birini köşeye sıkıştırmak Fiil
kapıyı kapa
küçük meyhane
cıvata deliği
bulaşık deliği
baca
diş deliği.
sosisli börek
nefeslik
havalandırma deliği
gölek, su birikintisi, su çukuru. İsim
(çölde) kaynak, memba, kuyu. İsim
gölcük, havuz. İsim
donmuş su yüzeyindeki çukur veya delik. İsim
meyhane
mola yeri
deliksiz
küçük dükkân
(pokerde) ilk çekilip ters kapatılan kart.
iflas halinde
cebi delik
küçük işyeri
(a) (kış uykusuna yatan hayvan vb.) inine çekilmek, (b)
argo gizlenmek, saklanmak, (polisten) kaçıp izini kaybetmek.
sondalamak Fiil
büyük bir boşluk/açık yaratmak, yara/gedik/rahne açmak.
The hospital bills made a large hole in his savings.
tasarruflarında büyük delik açmak Fiil
Cebinde para durmaz; har vurup harman savurur.
birinin zayıf yanlarını aramak Fiil
birinde kusur bulmaya çalışmak Fiil
birinin itibarına leke sürmeye çalışmak Fiil
körkütük sarhoş olmak Fiil
black hole ile ayni anlama gelir. Kalküta zindanı: 1756'da Hintlilerin hapsettiği 146 Avrupalıdan
123'ünün bir gecede öldüğü zindan.