bir sınıftaki öğrenciler.
(ögrencinin başarı derecesini gösteren) not, numara.
(yiyecek) nitelik, kalite.
grade A: en âlâ, birinci kalite.
up to grade: istenilen nitelikte.
eğim, meyil, iniş, yokuş, çıkış, rampa, eğim derecesi.
down grade: (a) inişli, yokuş aşağı, (b)
gittikçe kötüleşen.
up grade: (a) çıkışlı, yokuş yukarı, (b) gittikçe iyileşen.
be on the down/up grade: gittikçe kötüleşmek/iyileşmek.
(inşaatta bina etrafındaki) yer düzeci, zemin seviyesi.
grade crossing: düzey/hemzemin geçidi.
(hayvancılıkta) cins, halis kan bir hayvanla başka bir hayvandan üreyen döl.
sınıflandır(ıl)mak, derecelendir(il)mek, sınıflara/derecelere ayırmak/ayrılmak, tasnif etmek/edilmek.
These apples are graded by size. The exercices are graded according to difficulty.
grade up/down: derecesini yükseltmek/alçaltmak.
derecesini/sınıfını belirtmek.
(öğrenciye/sınav ve ödev kâğıdına) not atmak.
The teacher graded the papers.
bir renkten/tondan tedricen öbürüne geçirmek.
Red and yellow grade into orange.
(yol) tesviye etmek/düzeltmek, düzenlemek, tanzim etmek.
to grade a road. The workmen graded the land around the new house.
(hayvan) soyunu/neslini islâh etmek.
grade up cattle: sığır neslini islâh etmek.
(a) aynı seviyede/düzeyde, (b) (su yatağı) aşınma ve birikinti olmayacak şekilde düzenlenmiş.
not ortalaması
İsim, Eğitim
not ortalaması
İsim, Eğitim
(US) ilkokul birinci sınıf
dördüncü sınıf
İsim, Eğitim
not ortalaması
İsim, Eğitim
malları derecelere ayırmak
Fiil
malları sınıflandırmak
Fiil
not ortalaması
İsim, Eğitim
kesişmez kavşak: alt veya üst geçitli yol kavşağı.
İsim
nüfusu gelir düzeyine göre sınıflandırmak
Fiil
(US) yüksek mevkili memur
yüksek kalite mallar
İsim
çok değerli kâğıtlar (eserler
İsim
yüksek rütbeli memurlar
İsim
gerekli ehliyet derecesi
İsim
(a) başarmak, (b) istenilen nitelikte olmak.
daha yüksek bir mevkie tayin edilmesi beklenen aday
yarıyıl sonu notu
İsim, Eğitim
dönem sonu notu
İsim, Eğitim