kıyıdan uzak.
The storm moved offshore. A gentle current carried him slowly offshore.
kıyıdan denize doğru.
The wind was blowing offshore.
kıyıdan uzaklaşan, kıyıdan denize yönelik.
an offshore wind.
kıyıdan (en az 3 mil) uzakta bulunan/çalışan vb.
offshore fisheries.
offshore rig: denizde bulunan petrol kuyusu.
(a) denizaşırı, yabancı bir ülkede kayıtlı bulunan ve hisse senetlerini yabancılara satan Amerikan sermayeli
şirket+.
an offshore mutual fund. (b) yurt dışı, Amerikalıların yabancı ülkede kurup işlettikleri.
an offshore automobile plant.
kıyı bankacılığı
Noun, Banking
bir ülkede yabancı paralarla yapılan bankacılık işlemleri
Noun
memleket dışında kurulan şirket
(US) yabancı paralar
Noun
deniz dibi sondajı
Noun, Environment-Ecology
(US) off-shore fonları
Noun
(US) memleket dışı siparişler
Noun
ülke dışı siparişler
Noun
(US) dış savaş gereçleri alımları
Noun