let up

  1. (a) gevşemek, yumuşamak, sertliğini kaybetmek.
    There will be no let up in our endeavours: Gayretimizi DEVAMINI OKU
    asla gevşetmeyeceğiz. (b) durmak, ara vermek.
    She worked all night without letting up: Bütün gece durup dinlenmeden çalıştı.
    What a talker she is, she never lets up: Çenesi durmadan işler/habire konuşur.
    Once he is started he never lets up: Bir başladı mı, durmak bilmez.
    to let up on a pursuit: takipten vazgeçmek. GİZLE
ara, ara verme, tatil, dinlenme, azalma, yavaşlama, sakinleşme. Noun
merhametli/insaflı davranmak, insaf/merhamet etmek.
 
 
Bize Ulaşın
Geri-bildirimde bulunun