dependent

English-Turkish Translation

  1. bağlı, tâbi.
    a dependent = dependant territory.
  2. şarta bağlı/muallâk, dayanan, istinat eden.
    be dependent = dependant on: bağlı/tâbi olmak, dayanmak.

    Tourism is dependent = dependant on climate: Turizm, iklime dayanır.
    The time of his arrival will be dependent = dependant on the weather: Geliş saati havaya bağlı olacaktır.
  3. bir kimsenin bakımı ile mükellef olduğu (kimse).
  4. başkasının yardım ve desteğine muhtaç (kimse),
    to be dependent = dependant on one another: dayanışmak,
    birbirine dayanmak, birbirine muhtaç olmak.
  5. Grammar bağımlı.
    dependent = dependant clause: bağımlı tümce.
  6. asılı, asılmış, sarkan, sarkık.
  7. eklenti, ek bina, müştemilât.
  8. hizmetçi, uşak.
  9. bağlı/tâbi olarak.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

antibody-dependent cell-mediated phagocytosis
antikora bağımlı hücresel fagositoz Noun, Biochemistry
antibody-dependent cellular cytotoxicity (ADCC)
antikora bağımlı hücresel sitotoksisite Noun, Biochemistry
antibody-dependent cellular phagocytosis (ADCP)
antikora bağımlı hücresel fagositoz Noun, Biochemistry
be mainly dependent for one's living on tourism
geçimini genelde turizmden sağlamak Verb
complement-dependent cytotoxicity (CDC)
komplemente bağımlı sitotoksisite Noun, Biochemistry
foreign-dependent
dışa bağımlı Adjective, Economics
export dependent
ihracata bağlı
legal dependent
bir kimsenin yakınları Noun
legal dependent
bir kimsenin kanunen bakmakla yükümlü olduğu kimse
wholly dependent
tamamıyla bağımlı
dependent child
geçimi sağlanmamış çocuk
dependent condition
bakıma muhtaç halde olma
dependent condition
bağımlı durum
dependent contract
birinin bakımını üstlenme sözleşmesi
dependent contract
şartlı yükümlülük
dependent covenant
birinin bakımını üstlendiğine dair taahhüt
dependent covenant
bağımlı sözleşme (geçerli olabilmesi için peşin yapılması gereken bir şart koşar
dependent employment
toplam maaşlı sayısı
dependent on
vabeste
dependent on
bağlı
dependent on
tabi
dependent population
yardıma muhtaç halk
dependent relationship
bakımını üstlendiği kişiyle olan ilişki
dependent relative
bakıma muhtaç akraba
dependent relative
bakmakla sorumlu olunan akraba
dependent relative allowance
geliri olmayan aile ferdi için vergi muafiyeti
dependent relative allowance
(Br) bakılmaya muhtaç
dependent state
bağımlı devlet
dependent territory
bağlı toprak Noun, International Law
dependent upon
merbut
dependent upon friends
dostlara güvenme
dependent upon success
başarıya bağlı
dependent variable
bağlı değişken, tâbi: değeri başka değişken(ler)in aldığı değere bağlı olarak değişen çokluk.
y =
5x2+3 de
y bağlı değişkendir. independent variable
dependent variable
bağımlı değişken Noun, Psychology
dependent's benefit
(Br) emeklilik hakkını kazandıktan sonra ölen işçinin aldığı maaş
antibody dependent cell-mediated cytotoxicity
antikora bağımlı hücresel sitotoksisite Noun, Biochemistry
be dependent on
tabi olmak Verb
be dependent on alms
sadakayla yaşamak Verb
be dependent on sb
biri tarafından bakılmak Verb
be dependent upon sb's support
birinin desteğine ihtiyacı olmak Verb
be financially dependent on sb
paraca birine bağlı olmak Verb
family dependent upon someone for support
birinin yardımına muhtaç aile
family with dependent children
bakılmaya muhtaç çocuklu aile
in a dependent capacity
bakıma muhtaç
subject to or dependent on certain conditions
şartlı
to be financially dependent on someone surviving dependents
paraca birine bağlı olmak ölünün sağ kalan bakılmaya muhtaç aile fertleri Noun
English-Turkish phrases from Zargan's own database