as is

English-Turkish Translation

  1. olduğu gibi, ne durumda ise öylece.
    If you buy the car as is, you will have to put it in running order:
    Arabayı olduğu gibi satınalırsan çalışır hale getirmen (tamir ettirmen) gerekir.
  2. olduğu gibi, şimdiki haliyle, hiçbir değişiklik/tamir vb. yapmadan.
    I'll sell my car as is.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

the tenant shall take the dwelling as is
kiracı meskeni olduğu gibi kiralamaktadır
as is customary
adet olduğu üzere Adverb
as is customary
alışılmış olduğu üzere Adverb
as is due
gereği gibi
As is known,
Bilindiği gibi,
As is known,
Bilindiği üzere,
as is merchandise
döküntü mal
as is the case in ...
...'de olduğu gibi
as is the case with ...
...'de olduğu gibi
as is understood
anlaşılacağı üzere
As far as is known,
Bilindiği kadarıyla,
A miss is as good as a mile
Kaybın/başarısızlığın küçüğü de bir, büyüğü de. (Örneğin treni bir dakika farkla kaçırmakla bir saat farkla kaçırmak aynı şeydir). Adjective
act as if one were (sth one is not
taslamak Verb
as far as he is concerned
o söz konusu olduğunda
as far as he is concerned
ona gelince
as far as one's conscience is concerned
vicdanen
as far as wealth is concerned
malen
as it is
gerçekte, hakikatte, görülüyor ki, bu durumda, buna rağmen.
I thought things would get better, but
as it is, they are getting worse: İşlerin düzeleceğini zannetmiştim, fakat görülüyor ki büsbütün kötüleşiyor.
I should like to come, but as it is, I cannot: Gelmek isterdim, fakat bu durumda mümkün değil.
Cold as it is, I'll have a swim: Soğuk olsa da (soğuğa rağmen) yüzeceğim.
as sure as eggs is eggs
tartışmasız
as sure as eggs is eggs
çok kesin
as sure as eggs is/are eggs
hiç şüphe yok, kesinlikle, şüphesiz, yüzde yüz.
-asis
“ … hastalığı, … sonucu, … durumu”.
psoriasis: uyuz hastalığı. Suffix
decide whether a document is admissible as evidence
bir belgenin delil olarak kabul edilip edilmeyeceğine karar vermek Verb
not as/so black as one is painted
pek dedikleri kadar kötü/fena değil.
person who is the same age as oneself
yaşıt
such as it is
olduğu gibi, her nasılsa, pek iyi değilse de.
The food, such as it is, is abundant: Yiyecek pek iyi değilse de boldur.
sure as eggs is eggs
besbelli
sure as eggs is eggs
elbette
There is no such thing as ....
... diye birşey yok.
There is no such thing as bad publicity.
Reklamın kötüsü olmaz. Sentence, Advertising
Your guess is as good as mine
Ne bileyim? Benim kadar sen de tahmin edebilirsin. Senden fazla bildiğim bir şey yok.
English-Turkish phrases from Zargan's own database