gerçekte, hakikatte, görülüyor ki, bu durumda, buna rağmen.
I thought things would get better, but as it is, they are getting worse: İşlerin düzeleceğini zannetmiştim, fakat görülüyor ki büsbütün kötüleşiyor.
I should like to come, but as it is, I cannot: Gelmek isterdim, fakat bu durumda mümkün değil.
Cold as it is, I'll have a swim: Soğuk olsa da (soğuğa rağmen) yüzeceğim.