İngilizce - Türkçe Sözlük | İngilizce

speak about this and that

şundan bundan konuşmak Verb

this and that

filan falan (argo)

this and that

ıvır zıvır, abur cubur.

and that's that

vesselam

nadas

and all that

ve buna benzer şeyler.
I used to take drugs and all that when I was young.

and all that stuff

falan filan

and all that stuff

vesaire

believe with heart and soul that …

…e tüm kalbiyle inanmak Verb

It's Ali this and Ali that

Ali aşağı Ali yukarı.

put that in your pipe and smoke it

İstesen de istemesen de bu böyledir, bunu değiştiremezsin.

Karada Çıkabilecek Yangınlarla, Deniz, Liman veya Kıyıda Çıkıp Karaya Ulaşabilecek ve Yayılabilecek veya

Karada Çıkıp Kıyı, Liman ve Denize Ulaşabilecek Yangınlara Karşı Alınabilecek Önleme, Söndürme ve Kurtarma Tedbirleri Hakkında Yönetmelik

Proper Name, Law

pilav

that's my business and none of yours

bu benim işim , seni ilgilendirmez

the long and the short of it is that

sözün kısası

kaldırılması gereken birçok kötü gelenek ve kanun var

this, that and the other

hepsi, her türlü şey.

and that