hang (one&

(zaman) geçmek bilmemek Verb
(zaman) bir türlü geçmek bilmemek Verb
pamuk ipliği ile bağlı olmak, tehlikeli/müşkül şartlar altında ümitsizce mukavemet etmek/direnmek/dayanmak.

The soldiers are still holding the fort, but they're hanging on by their eyelids.
(a) birisine vurmak, darbe indirmek, (b) körkütük/zilzurna sarhoş olmak.
(mutad bir işe) son vermek, eleğini asmak.
At the age of 64, he hung up his hat (for the last time).
önüne bakmak Verb