in the face of

(a) rağmen, … olduğu halde.
He succeded in the face of tremendous difficulties. (b) karşı(sında),
muvacehesinde.
He showed no fear in the face of danger.
in the face of all men: âleme karşı.

fly in the face of

karşı gelmek, meydan okumak, aldırmamak, tanımamak, hiçe saymak.
fly in the face of custom/convention.

fly in the face of facts: gerçeklere aldırmamak, gerçekleri inkâra kalkışmak.
fly in the face of providence: kadere karşı mücadele etmek.

fly in the face of

(yasaları/töreleri) hiçe saymak, tanımamak, meydan okumak, kafa tutmak, (söz vb.) dinlememek, itaatsizlik etmek, karşı gelmek.

in the face of danger

tehlike karşısında

in the face of direct orders

sarih emirlere rağmen

act in the face of direct orders

kesin verilen emirlere aykırı hareket etmek Fiil

fly in the face of …

…e aykırı olmak Fiil

fly in the face of facts

gerçekleri kabul etmekten kaçınmak Fiil

fly in the face of nature

doğa kanunlarına karşı gelmek Fiil

fly in the face of providence

kadere karşı mücadele etmek Fiil

fly in the face of sb

birine karşı gelmek Fiil

fly in the face of treaties

anlaşmaları bozmak Fiil

succeed in the face of many difficulties

birçok güçlüklerin karşısında başarı elde etmek Fiil

Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.

İngilizce-Türkçe