(a) baskı/kontrol altında tutmak, baş kaldırtmamak, itaat altında tutmak, boyun eğdirmek, inkıyat ettirmek, 
 (b) (işi) iyi yürütmek/yönetmek, üstesinden gelmek. 
 He had held down a tough job for a long time. (c) indirmek, azaltmak, düşürmek. 
 We must try to hold prices down. (d) sınırlandırmak, tahdit etmek.