hold with

(a) aynı fikirde olmak, mutabık olmak, anlaşmak, mutabakat sağlamak, (b) onaylamak, tasdik/teyit emek, DEVAMINI OKU
muvafakat etmek, doğru bulmak, (c) (birisinin) tarafını tutmak. GİZLE

hold a consultation with

istişare etmek Fiil

hold a controversy with someone on sth

biriyle bir şey üzerinde tartışmak Fiil

hold a conversation with sb

biriyle konuşmak Fiil

hold a discourse with sb

biriyle konuşmak Fiil

kurallarla toplantı yapmak Fiil

kurallara uygun olarak toplantı yapmak Fiil

hold communion with oneself

derin derin düşünmek, (bilhassa ahlâkî konularda) derin düşüncelere/tefekküre dalmak.

hold consultation with sb

biriyle istişarede bulunmak Fiil

hold counsel with

birine akıl danışmak Fiil

hold in with sb

biriyle olan dostluğunu korumak Fiil

hold intercourse with sb

biriyle görüşmek Fiil

hold intercourse with sb

biriyle ilişki kurmak Fiil

hold one's own with the best

en iyileriyle rekabet edebilir durumda olmak Fiil

hold something in common with sb

bir şeye ortaklaşa zilyet olmak Fiil

hold talks with

biriyle müzakerede bulunmak Fiil

hold terms with sb

biriyle iyi ilişkileri sürdürmek Fiil

birsiyle münakaşaya girişmek/tutuşmak.
beyond controversy: tartışılamaz, su götürmez, gayrı kabili DEVAMINI OKU

hold/take counsel with (someone)

(birinden fikir/akıl) danışmak.
She took counsel with her lawyer: Avukatına danıştı.

to hold the sides with laughter

katılırcasına gülmek, güle güle kasıkları çatlamak.
He made us cry with laughter: Okadar güldürdü DEVAMINI OKU

Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.

İngilizce-Türkçe