thrust

  1. Noun, Aviation itme kuvveti
  2. itmek, dürtmek.
  3. zorla araya girmek/lâfa karışmak, lâfı kesmek.
    to thrust oneself into a conversation between others.
  4. süngülemek, hançerlemek, bıçak vb. saplamak.
  5. uzatmak.
    He thrust his fist in front of my face.
  6. zorla/ ite kaka sürmek/ilerletmek.
  7. dürtme, itme.
  8. saldırış, hamle.
  9. bıçak sokma, süngüleme.
  10. Machines itme kuvveti, basınç.
  11. Architecture kemer veya kubbenin duvar üzerine basıncı.
zorla kabul ettirmek, sıkboğaz etmek, ister istemez razı etmek.
burnunu sokmak Verb
birinin işine burnunu sokmak Verb
ite kaka yol açmak, sokuşmak.
tam yerine isabet eden vuruş.
kurnazca bir saldırış.
rekabet kavgası Noun
hararetli tartışma
bir dilencinin eline para atmak Verb
ara sıra bir söz sıkıştırmak Verb
kılıçla hamlede bulunmak Verb
süngü veya kılıçla hamlede bulunmak.
itip defetmek.
bilyalı yatak
debriyaj baskı yatağı
baskı bileziği
fayların birbiri üzerine binmesi.
ilerletmek.
sokmak Verb
baskı kolu
sözlerinin etkisi.
otobüse doğru hamle yapmak Verb
yüksek maaşlı bir işe girmek Verb
kendini zorla kabul ettirmek, davetsiz misafir olmak.
el uzatmak.
birinin hakkını elinden almak Verb
birini hapse atmak Verb
birine bir şeyi zorla kabul ettirmek Verb
süngülemek, bir yandan sokup öbür yandan çıkarmak.
bir şeyi yukarı sürmek.
zorlamak, tazyik etmek.
saplanmak Verb
sokulmak Verb
debriyaj yayı