İngilizce - Türkçe Sözlük | İngilizce

foist one's wares upon the public

kirli çamaşırlarını ortaya dökmek Verb

get the public on one's side

halkı kendi tarafına çekmek Verb

have the public sentiment in one's pocket

kamuoyu kendinden yana olmak Verb

lose one's credit with the public

halkın gözünde itibarıni kaybetmek Verb

announce to the public

halka bildirmek Verb

antagonize the public

kamuoyunu kendi aleyhine çevirmek Verb

appeal to the public

halka çekici gelme

appeal to the public

halkın olumlu bulması

be dangerous for the public

halk için tehlikeli olmak Verb

be dangerous to the public

kamu için tehlikeli olmak Verb

be rising in the estimation of the public

halkın gözünde artan itibarı olmak Verb

bring a question before the public

bir sorunu halka açmak Verb

bring before the public

halkın huzuruna çıkarmak Verb

circularize the public

müşterilerini artırmak için halka prospektüs göndererek bir şey hakkında bilgi vermek Verb

delude the public

halkı aldatmak Verb

direct sale to the public

doğrudan halka satış

edit news for the public

haberleri süsleyip püsleyip uygulamak Verb

edit news for the public

haberleri süsleyip püsleyerek sunmak Verb

evoke resistance in the public

halkta direniş yaratmak Verb

exhibit something to the public

halka bir şeyi sergilemek Verb

hide from the public

halktan gizlemek Verb

hit the taste of the public

halkın hoşuna gitmek Verb

keep from the public

halktan saklamak Verb

make known to the public

halka bildirmek Verb

nonadmission of the public

halka açık olmama

not accessible to the public

umuma (halka) açık değil

notice to the public

kamu bildirisi

offer to the public

ilan suretiyle teklif

open a park to the public

parkı halka açmak Verb

open a park to the public

bir parkı halka açmak Verb

open to the public

halka/topluma/herkese açık, herkes girebilir.

pertaining to the public

umumi

practise deception on the public

kamuyu aldatmak Verb

reach the public

halka ulaşmak Verb

set before the public

aleni kılmak Verb

take the fancy of the public

halkın hoşuna gitmek Verb

throw open to the public

halka açmak Verb

to the disinterest of the public

umumun zararına

verdict of the public

kamuoyu kararı

the public are forbidden to smoke in the garage

garajda sigara içmek yasaktır

the public at large

genel halk

the public authorities

kamu yetkilileri Noun

the public authorities

hükümet daireleri Noun

the public good

kamu yararı Noun, Public Administration

the public interest

kamu yararı Noun, Public Administration

the Public prosecutor

savcı, müddei umumî

ac against the public interest

kamu çıkarına aykırı çalışmak

administration of the public revenue

kamu geliri idaresi

antagonize the public opinion

kamuoyunu kendi aleyhine çevirmek Verb

at the public expense

devlet/hükümet hesabına/kesesinden.

be handed over to the public prosecutor's office

savcılığa sevketmek Verb

be in the public domain

kamu malı olmak Verb

be in the public interest

kamu yararına olmak Verb, Law

be large in the public eye

kamu gözünde önemli kişi olmak Verb

catch the public imagination

halkın hoşuna gitmek Verb

cater to the public demand for the sensational

halkın sansasyonele karşı olan merakını gidermeye çalışmak Verb

charge an expenditure to the public debt

harcamaları hazineye yüklemek Verb

charge an expense to the public debt

harcamaları hazineye yüklemek Verb

contary to the public policy

toplum ahlakına aykırı

deteriorate the public morals

halkın ahlakını bozmak Verb

feeding at the public trough

politikacılar ve yandaşlarının kamu fonlarıyla kendilerini zenginleştirmeleri Noun

financing of the public deficits

amme açıklarının finansmanı

get into the public eye

halkın gözüne girmek Verb

guardian of the public interest

kamu menfaatinin koruyucusu

improve or develop the public facilities of a place

imar etmek Verb

in the public eye

(gazetelerde, dergilerde vb.) sık sık adı geçen, kendisinden sık sık bahsedilen.
be in the public

eye: halkın gözünde olmak/diline düşmek.
She is very much in the public eye since her record-breaking swim.

in the public interest

kamu menfaatine

indictment by the public prosecutor

savcının iddianamesi

issue price issue production issue to the public capital issue restrictions

ihraç fiyatı (yeni çıkarılacak menkul kıymetlerin nominal değerlerin yüzdesi olarak ifade edilen fiyatı

; emisyon projesi ; kanunun istikraz talebi ;

lie in the public interest

kamu yararına olmak Verb

mark the trend of the public opinion

kamuoyunun eğilimini belirtmek Verb

office of the public prosecutor

savcılık

operate against the public interest

kamu çıkarına aykırı hareket etmek Verb

operate against the public interest

kamu menfaatine aykırı hareket etmek Verb

restrictions contrary to the public interest

kamu menfaatine aykırı kısıtlamalar Noun

rouse the public mind

halkı kışkırtmak Verb

sell the public on sth

halka bir şeyin çığırtkanlığını yapmak Verb

serve the public good

kamu yararına hizmet etmek Verb

serve the public interest

kamu menfaatine çalışmak Verb

serve the public interest

kamu yararına hizmet etmek Verb

supply the public demand

kamu talebini karşılamak Verb

take the public's fancy

halk tarafından tutulmak Verb

taken out of the public pocketbook

kamu parasıyla finanse edilmiş

vitiating the public taste

halkın zevkini bozma

apply the ax to public expenditure

kamu masraflarında kısıntı yapmak Verb

Convention Abolishing the Requirement of Legalisation for Foreign Public Documents

Yabancı Resmi Belgelerin Tasdikten Muaf Tutulmasına Dair Sözleşme Noun, International Law

Convention Abolishing the Requirement of Legalisation for Foreign Public Documents

Yabancı Resmi Belgelerin Tasdiki Mecburiyetinin Kaldırılması Sözleşmesi Noun, International Law

Debts to the Public Sector, Deferred or Payable by Instalments

Ertelenmiş ve Taksitlendirilmiş Kamu Borçları Noun, Accounting

exclude the general public

genel halkı dahil etmemek Verb

exclude the general public

halkı kabul etmemek Verb

exclusion of the (general) public

halkın kabul edilmemesi

for the furtherance of public welfare

kamu yararına

fund open to the general public

kamuya açık fon

ignore the rising tide of public opinion

kamuoyunun değişmekte olduğunu görmezlikten gelmek Verb

in the field of public utilities

kamu hizmetleri alanında

in the present posture of public affairs

kamu sorunlarının şimdiki halinde

indemnify the owner of property taken for public use

kamulaştırılan bir emlak sahibine tazminat ödemek Verb

Law on the Management and Control of Public Finances

Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu Proper Name, Law

Law on the Procedure for the Collection of Public Receivables

Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun Proper Name, Law

Law on the Prosecution of Civil Servants and Other Public Officials

Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun Proper Name, Law

mark the trend of public opinion

kamuoyunun eğilimini saptamak Verb

office of the chief public prosecutor

cumhuriyet başsavcılığı Noun, Law

Office of the Press and Public Relations Counsellor

Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği Noun, Organizations

Public Administration Institute for Turkey and the Middle East

Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü Genel Müdürlüğü Noun, Organizations

public official who supervises the collection of debts

icra memuru

public reading (of the indictment)

(iddianamenin) yüzüne okunması Noun, Law

Regulations on Using the Budgets of General-Government Public Agencies to Provide Assistance to Associations, Foundations, Union, Institutions, Organizations, Funds and Similar Entities

Dernek, Vakıf, Birlik, Kurum, Kuruluş, Sandık ve Benzeri Teşekküllere Genel Yönetim Kapsamındaki Kamu

İdarelerinin Bütçelerinden Yardım Yapılması Hakkında Yönetmelik

Proper Name, Law

Section of Public Relations of the Presidency

Cumhurbaşkanlığı Halkla İlişkiler Müdürlüğü Noun, Organizations

stem the temptations of public life

kamu yaşamının ayartılarına set çekmek Verb

the art of public speaking

hitabet

The art of public speaking

güzel konuşma sanatı

the general public

halkın çoğu, çoğunluk.

The Ottoman Public Debt Administration

Düyun-u Umumiye Noun, History

the world public opinion

dünya kamuoyu

Turkish Union of Public Employees in the Communications Industry

Türk Haber-Sen Proper Name, Organizations

yield to the pressure of public opinion

kamuoyunun baskısı karşısında yumuşamak Verb

the public

English-Turkish

Terms/Phrases

English-Turkish Translation

English Turkish Phrases