the open

English-Turkish Translation

  1. (a) serbest (hudutları açık) ülke/memleket, (b) açıklık yer, kır, orman, vb.
    vacations in the open
    . (c) gözönünde/meydanda/herkesin bildiği şey, açıklanmış sır.
    The scandal is now the open.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

come out into the open with one's plan
planlarını açıklamak Verb
come out into the open with one's plans
planlarını açıklamak Verb
bring something in(to) the open
(bir şeyi) açıklamak, gözönüne sermek, kamuoyuna duyurmak.
It would be better to bring the problem out into the open.
come into the open
açık konuşmak Verb
come out into the open
(gizli şeyler) açığa vurulmak Verb
leave someone out int the open
meydanda bırakmak Verb
sleep in the open
açık havada uyumak Verb
the open sea
açık deniz
gain the open sea
denize açılmak Verb
in the open air
açık havada
in the open air
açıkta
in the open sea
açık denizde
make for the open sea
denize açılmak Verb
meeting in the open air
açıkhava toplantısı
meeting in the open air
açık hava toplantısı
policy of the open door
açık kapı politikası Noun
purchase in the open market
piyasadan satın almak Verb
purchase in the open market
açık piyasadan satın almak Verb
sale in the open market
açık piyasada satış
sell in the open market
açık piyasada satmak Verb
set course for the open sea
rotasını açık denize göre ayarlamak Verb
sleep in the open air
açık havada uyumak Verb
under the open sky
açık havada, gök kubbe altında.
burst the door open
kapıyı hızla iterek açmak Verb
fund open to the general public
kamuya açık fon
hang about at street corners for the pubs to open
sokak köşelerinde avare avare dolaşarak meyhanelerin açılmasını beklemek Verb
have the door open
açık kapı bırakmak Verb
open a park to the public
parkı halka açmak Verb
open a park to the public
bir parkı halka açmak Verb
open a way through the crowd
kalabalıkta yol açmak Verb
open a way through the crowd
kalabalıkta kendine yol açmak Verb
open an account with the bank
bankada hesap açmak Verb
open directly on to the street
doğrudan caddeye açılmak Verb
open into the main road
ana caddeye çıkmak Verb
open out the throttle
bol benzin vermek Verb
open the ball
baloyu açmak Verb
open the ball
balo yu açmak Verb
open the ballot
oy açmak Verb
open the ballot
oyları açmak Verb
open the budget
bütçe teklifinde bulunmak Verb
open the convention for signature
anlaşmayı imzaya açmak Verb
open the court
mahkemeyi açmak Verb
open the door
kapıyı açmak Verb
open the door to …
…in yolunu açmak Verb, Law
open the door to abuses
suiistimallere kapı açmak Verb
open the door to abuses
suistimallere kapı açmak Verb
open the door to sth
bir şeye buyur etmek Verb
open the floodgates of one's passion
tutkularının dizginlerini koyuvermek Verb
open the mail
(US) postayı açmak Verb
open the mail
postayı açmak Verb
open the mail
posta açmak Verb
open the meeting
toplantıyı açmak Verb
open the parachute
paraşütü açmak Verb
open the pleadings
duruşmayı açmak Verb
open the proceedings
takibata başlatmak Verb
open the refrigerator
buzdolabını açmak Verb
open the taps
gaz pedalını diplemek Verb
open the trenches
siper açmak Verb
open the vote
oyu açmak Verb
open to the four winds
her tarafı açık.
open to the public
halka/topluma/herkese açık, herkes girebilir.
open up the tourist trade
turist trafiğini açmak Verb
open up to the tourist trade
turist trafiğine açmak Verb
the door won't open
kapı açılmıyor
throw open to the public
halka açmak Verb
when does the school open again
okul ne zaman açılmak lıyor ?
wrench the door open
kapıyı kırıp açmak Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database