source

English-Turkish Translation

  1. Noun kaynak
  2. Noun menba
  3. kaynak, memba.
    The development of new energy sources. They're trying to trace the source of the trouble.
    light/heat source .
  4. köken, menşe.
  5. pınar, pınar başı, (nehir vb.) kaynak.
    We are following the river to its source.
  6. kaynakça (göstermek), mehaz, bilgi için başvurulan kaynak.
    source material: kaynakça, mehaz.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

income source
gelir kaynağı Noun, Economics
quality at the source
kaynağında kalite Noun, Quality
the source of one's livelihood
kısmet kapısı
at source
kaynağında
blockage at source
mahreçte blokaj
collection at source
stopaj
collection at the source
kaynağında kesilen vergi
data source
veri kaynağı Information Technology
deduct a tax at source
vergiyi kaynağından almak Verb
deduct tax at source
vergiyi kaynakta kesmek Verb
deduction of tax at source
verginin kaynakta kesilmesi Noun
energy source
enerji kaynağı
from a reliable source
güvenilir kaynaktan
from a semiofficial source
yarı resmi kaynaktan
from a well informed source
güvenilir kaynaktan
from an unimpeachable source
itiraz edilemeyecek bir kaynaktan
from an unreliable source
güvenilmez bir kaynaktan
from authorized source
yetkili (inanılır) kaynaktan
gas-discharge light source
gaz deşarjlı ışık kaynağı Noun, Transport
have from a reliable source
inanılır kaynaktan öğrenilmiş olmak Verb
have it from a reliable source
güvenilir kaynaktan öğrenmiş olmak Verb
have something from a reliable source
bir şeyi güvenilir kaynaktan edinmek Verb
identification of source
bir haberin kaynağının tespiti
income source
geçim kaynağı Noun, Economics
income source
gelir kaynağı Noun, Economics
intelligence source
gizli haber kaynağı
intelligence source
istihbarat kaynağı
levy a tax at the source
bir vergiyi kaynakta kesmek Verb
levy a tax at the source
vergiyi kaynakta kesmek Verb
levy by deduction at source
vergiyi mahrecinde tarh etmek Verb
light source
ışık kaynağı Noun, Photography
main source
esas kaynak
news source
haber kaynağı Noun, Media-Publishing
official source
resmi kaynak
pay a tax at the source
bir vergiyi kaynağında ödemek Verb
pay a tax at the source
vergiyi kaynağından ödemek Verb
pay a tax at the source
vergiyi kaynakta ödemek Verb
point source
noktasal kaynak (ışık kaynağı).
power source
enerji kaynağı
primary source
birincil kaynak Noun, Law
proximity to power source
enerji kaynağına çok yakınlık
quasistellar radio source
4-10 milyar ışık yılı uzakta olan ve kuvvetli radyo dalgaları yayan gök cismi. Noun
quasi-stellar radio source
quasar Noun
radio source
radyo kaynağı: radyo frekansları yayan uzay cismi. Noun
reliable source
güvenilir kaynak
revenue source
gelir kaynağı Noun, Economics
revenue source
akar Noun
rich source
maden
segregation at source
kaynağında ayrıştırma Noun, Waste Management
segregation at source
kaynağında ayırma Noun, Waste Management
sorting at source
kaynağında ayırma Noun, Waste Management
sorting at source
kaynağında ayrıştırma Noun, Waste Management
stoppage at source
stopaj
subsidiary source
ikincil kaynak Noun, Law
suffer tax at the source
vergi kesmek Verb
suffer tax at the source
kaynaktan vergilenmek Verb
suffer tax at the source
stopaj kesmek Verb
supply source
ikmal kaynağı
supply source
ikmal noktası Noun
system of collection of tax at source
kaynağında vergi tahsil sistemi
system of collection of tax at source
kaynağında vergi tahsili sistemi
tax deduction at source
kaynakta vergi kesme
tax income at the source
geliri kaynağından vergilendirmek Verb
tax source
vergi kaynağı
taxation at the source
kaynağında vergilendirme
taxation at the source
kaynağından vergilendirme
trustworthy source
güvenilir kaynak
unaccredited source
doğrulanmamış kaynak
valid source
sağlam kaynak Noun
valid source
sahih kaynak Noun
water source
su kaynağı Noun
written source
yazılı kaynak
source code
kaynak kodu
source documentation
kaynak dokümantasyonu
source language
kaynak dil
source language
kaynak dil Noun, Translation
source material
kaynak malzeme
source of danger
tehlike kaynağı
source of earnings
kazanç kaynağı
source of error
hata kaynağı
source of evidence
kanıt kaynağı
source of financing
finansman kaynağı
source of funds
sermaye kaynağı
source of help
yardım kaynağı
source of income
gelir kaynağı Noun, Economics
source of income
geçim kaynağı Noun, Economics
source of information
bilgi kaynağı
source of inspiration
ilham kaynağı Noun
source of money
para kaynağı
source of pride
iftihar
source of pride
övünç kaynağı
source of profit
kâr kaynağı
source of recurring revenue
kalıcı gelir kaynağı Noun, Management
source of requirements
gereksinim kaynağı
source of revenue
gelir kaynağı Noun, Economics
source of supply
ikmal kaynağı
source of taxation
vergi kaynağı
source of taxation
vergilendirme kaynağı
source of the law
kanun kaynağı
source of water
su kaynağı Noun
source segregation
kaynağında ayrıştırma Noun, Waste Management
source segregation
kaynağında ayırma Noun, Waste Management
source sorting
kaynağında ayırma Noun, Waste Management
source sorting
kaynağında ayrıştırma Noun, Waste Management
source text
kaynak metin Noun, Translation
any source of light
ışık
ascend towards the source of a river
bir ırmağın çıkış yerine doğru gitmek Verb
constant source of annoyance
sürekli sıkıntı kaynağı
exploit (a place as an easy source of income or comfort
arpalık yapmak Verb
material source of law
hukukun maddi kaynağı Noun, Law
secondary source data
ikincil veri kaynağı (başka bir kişi ya da grubun yayımladığı araştırma sonuçlarından elde edilmiş bilgi
subsidiary source of income
ek gelir kaynağı
subsidiary source of income
tali gelir kaynağı
trace the source of a play
bir oyunun kaynağını bulmak Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database