English-Turkish Translation

  1. Noun, Chemistry antimon
  2. Antimuan (simge).
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

associate one's self with sb
biriyle bir şey için ortaklık yapmak Verb
be loud in one's praise of sb
birini göklere çıkarmak Verb
bestow one's attention upon sb
dikkatini birine vermek Verb
cast in one's lot with sb
kaderini biriyle paylaşmak Verb
claim one's debts from sb
birinden alacaklarını istemek Verb
cut off one's correspondence with sb
biriyle yazışmayı kesmek Verb
devote one's time to sb
zamanını birine ayırmak Verb
draw one's sword against sb
birine kılıç çekmek Verb
draw one's sword against someone to draw sb's attention to sth
birine kılıç çekmek birinin dikkatini bir şeye çekmek Verb
enforce one's will upon sb
kendi iradesini başkasına zorla kabul ettirmek Verb
exercise one's influence on sb
birinin üzerinde nüfuzunu kullanmak Verb
expressing one's gratitude to sb
teşekkür
extend one's patronage to sb
birini himaye etmek Verb
force one's way into sb's confidence
ne yapıp edip birinin mahremiyetine girmek Verb
get back one's own back on sb
iyiliğe iyilikle karşılık vermek Verb
get back one's own back on sb
birinden öcünü almak Verb
get back one's own back on sb
bir şeyin acısını çıkarmak Verb
get one's own back on sb
acısını burnundan fitil fitil getirmek Verb
get one's way with sb
biriyle başa çıkmak Verb
give one's arm to sb
birine kol nu vermek Verb
give one's compliments to sb
birine selam söylemek Verb
give one's kind regards to sb
birine selam söylemek Verb
give one's respects to sb
birine saygılarını bildirmek Verb
give to yield one's seat to sb
yerini birine vermek Verb
give up one's seat to sb
yerini birine vermek Verb
hand one's card to sb
birine kartıni vermek Verb
hand one's cards to sb
birine kartını vermek Verb
hand over one's property to sb
malını mülkünü birine devretmek Verb
hand over one's tax affairs to sb
vergi işlerini birine havale etmek Verb
have one's knife into sb
birine kancayı takmak Verb
have one's redress against sb
birinden tazminat almak Verb
impose one's company on sb
zorla biriyle arkadaşlık yapmayı istemek Verb
impose one's point on sb
birine kendi fikrini zorla kabul ettirmek Verb
incline one's ear to sb
birine kulak vermek Verb
inflict one's company on sb
birine sinek gibi yapışmak Verb
keep one's fingers crossed for sb
nazar değmesin işareti yapmak Verb
keep one's lead over sb
birine karşı avantajı olmak Verb
keep one's ties with sb
biriyle olan bağlantılarını korumak Verb
lay down one's life for sb
biri için hayatını tehlikeye atmak Verb
lay down one's life for sb
biri için hayatıni tehlikeye atmak Verb
lay one's homage to sb's feet
birine saygı sunmak Verb
lay one's hopes on sb
ümitlerini birine bağlamak Verb
leave one's card on sb
kartvizitini bırakmak Verb
leave one's money to sb
parasını birine bırakmak Verb
lend one's ear to sb
birine kulak vermek Verb
let one's boots on sb
birine tamamen güvenmek Verb
lift one's hand against sb
birine el kaldırmak Verb
look down one's nose at sb
birini hor görmek Verb
make one's accounts with sb
biriyle hesaplaşmak Verb
measure one's strength with sb
biriyle gücünü sınamak Verb
offer one's condolences to sb
taziyede bulunmak Verb
offer one's service to sb
birine hizmet teklifinde bulunmak Verb
offer one's services to sb
birine hizmet teklifinde bulunmak Verb
offer one's services to sb
birine hizmet teklif inde bulunmak Verb
open one's heart to sb
birine kalbini açmak Verb
open one's mind to sb
zihnini bir şeye açmak Verb
pay one's address to sb
birine kur yapmak Verb
pay one's compliments to sb
birine saygılarını sunmak Verb
pay one's devoirs to sb
birine saygıda bulunmak Verb
pay one's last respects to sb
birine son görevini yapmak Verb
pay one's respect to sb
birine saygı göstermek Verb
pay one's respects to sb
birine saygı göstermek Verb
pin one's hopes on sb
ümitlerini birine bağlamak Verb
pin one's opinion on sb's sleeve
başkasının fikriyle hareket etmek Verb
pin one's opinions on sb's sleeves
fikirlerini birine bağımlı yapmak Verb
place one's fate in sb's hands
kaderini birinin ellerine bırakmak Verb
point one's finger at sb
birini parmağıyla göstermek Verb
poke one's nose into sb's affairs
burnunu başkasının işlerine sokmak Verb
poke one's nose into sb's business
birinin işine burnunu sokmak Verb
pour out one's indignation on sb
öfkesini birine boşaltmak Verb
press one's opinion on sb
fikrini başkasına kabul ettirmeye çalışmak Verb
put one's finger on sb's weak spot
parmağını hassas noktaya basmak Verb
put one's finger on sb's weak spot
parmağını birinin zayıf noktasına basmak Verb
put one's purse at sb's disposal
parasını birinin emrinde bulundurmak Verb
raise one's glass to sb
birinin şerefine kadeh kaldırmak Verb
raise one's hat to sb
şapka çıkarmak Verb
renew one's friendship with sb
biriyle dostluğunu yenilemek Verb
resign one's children to sb's care
çocuklarını birinin bakımına bırakmak Verb
revise one's opinions of sb
biri hakkındaki fikirlerini yeniden gözden geçirmek Verb
risk one's life for sb
biri için hayatıni tehlikeye atmak Verb
send one's respects to sb
birine selam göndermek Verb
serve out one's notice with sb
ihbarını biri aracılığıyla yapmak Verb
set one's trust in sb
birine güvenmek Verb
sever one's connection with sb
biriyle irtibatını kesmek Verb
sever one's connections with sb
alışverişi kesmek Verb
share one's last penny with sb
son kuruşunu biriyle paylaşmak Verb
snap one's fingers at sb
boşvermek Verb
snap one's fingers at sb
umursamamak Verb
take one's hat off to sb
birinin üstünlüğünü itiraf etmek Verb
take one's leave of sb
birinden izin alarak gitmek Verb
take one's leave of sb
üç günlük izin zni alarak gitmek Verb
take sb's umbrella in mistake for one's own
yanlışlıkla başkasının şemsiyesini almak Verb
take toll of sb's career to take heavy tolls of one's income
birinin mesleğine ket vurmak gelirinin büyük bir kısmını almak Verb
throw in one's lot with sb
kaderleri bir olmak Verb
throw in one's lot with sb
kaderini biriyle paylaşmak Verb
throw open one's house to sb
evini birine açmak Verb
thrust one's nose into sb's business
birinin işine burnunu sokmak Verb
turn one's thumb down on sb
birini reddetmek Verb
unfold one's plans to sb
birine planlarını açmak Verb
use one's interest on sb's behalf
nüfuzunu birisi için kullanmak Verb
withdraw one's confidence from sb
birine olan güvenini yitirmek Verb
withdraw one's confidence from sb
birine güvenmekten vazgeçmek Verb
work off one's anger on sb
çıkarmak Verb
accuse sb
suçlamak Verb
address sb
birine yanaşıp konuşmaya başlamak Verb
advise sb
birine öğüt vermek Verb
affect sb
sökmek Verb
age sb
ihtiyarlatmak Verb
annoy sb
canıni sıkmak Verb
approach sb
birine yaklaşmak Verb
arouse sb
heyecanlandırmak Verb
attend sb
birine yardım etmek Verb
authorize sb
birine müsaade etmek Verb
authroize sb
birine müsaade etmek Verb
axe sb
birini işten çıkarmak Verb
beat sb
birini cep binden çıkarmak Verb
believe sb
inanmak Verb
chair sb
birini başkanlığa getirmek Verb
chair sb
birini başkan seçmek Verb
commission sb
birini vekil tayin etmek Verb
confuse sb
akılıni başından almak Verb
derange sb
birini rahatsız etmek Verb
derange sb
tedirgin etmek Verb
detain sb
tutmak Verb
discipline sb
terbiye etmek Verb
discomfit sb
birini şaşkına çevirmek Verb
discourage sb
cesaretinıkırmak Verb
disrepute sb
birinin itibarına halel getirmek Verb
engage sb
birini işe almak Verb
enrage sb
kudurtmak Verb
fire sb
ekmeğinden etmek Verb
fire sb
sepetlemek Verb
fix sb
birine rüşvet vermek Verb
follow sb
peş inde gitmek Verb
forgather sb
birine rastlamak Verb
gas sb
birine yalan yutturmak Verb
have sb
tuzağa düşürmek Verb
have sb
aldatmak Verb
hire sb
(US) birini kiralamak Verb
hiss sb
ıslıklamak Verb
home sb
birini bir yurda yerleştirmek Verb
humiliate sb
küçük düşürmek Verb
idolize sb
tapmak Verb
incapacitate sb
birini mahcur yapmak Verb
incapacitate sb
kısıtlamak Verb
incriminate sb
birini suçlamak Verb
indulge sb
huy una gitmek Verb
infuriate sb
hırslandırmak Verb
interdict sb
birini bir işten ıskat etmek Verb
interest sb
sarmak Verb
irritate sb
damarına basmak Verb
launch sb
birini lanse etmek Verb
lick sb
birini pataklamak Verb
meet sb
ödün vermek Verb
meet sb
birini karşılamak Verb
meet sb
biriyle tanışmak Verb
milk sb
birinden yararlanmak Verb
oblige sb
birine bir lütufta bulunmak Verb
outlaw sb
birini kanun dışı ilan etmek Verb
overcharge sb
birinden fahiş fiyat istemek Verb
overcharge sb
kazık atmak Verb
overestimate sb
birini bir şey sanmak Verb
overrule sb
birinin kararını iptal etmek Verb
pace sb
birine antrenörlük yapmak Verb
page sb
birini hoparlör ile anons ettirmek Verb
pardon sb
birini affetmek Verb
personate sb
kendini başka biri gibi tanıtmak Verb
please sb
sevindirmek Verb
please sb
hoşnut etmek Verb
prosecute sb
birini kovuşturmaya tabi tutmak Verb
prosecute sb
kovuşturmak Verb
pursue sb
birini izlemek Verb
rate sb
birini yeteğine göre değerlendirmek Verb
reach sb
birine ulaşmak Verb
reject sb
birini reddetmek Verb
scold sb
bombardıman etmek Verb
shelter sb
barındırmak Verb
shelve sb
birini işten çıkarmak Verb
shunt sb
birini aforoz etmek Verb
sophisticate sb
birinin gözünü açmak Verb
stab sb
şişlemek Verb
starve sb
aç bırakmak Verb
stick sb
birinden ödünç para koparmak Verb
strangle sb
gırtlaklamak Verb
subsist sb
birinin geçimini sağlamak Verb
summon sb
birini celp etmek Verb
tail sb
birini adım adım izlemek Verb
telegraph sb
tellemek Verb
train sb
birini yetiştirmek Verb
try sb
yargılamak Verb
unship sb
uzaklaştırmak Verb
upbraid sb
paylamak Verb
uproot sb
birini alışık olduğu yerden koparmak Verb
upset sb
huylandırmak Verb
use sb
alet etmek Verb
visit sb
birini ziyaret etmek Verb
worry sb
kaygılandırmak Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Antimon elementinin sembolü
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.