riddle

  1. Noun bilmece, muamma.
  2. Noun şaşırtıcı problem/sorun, anlaşılması zor şey.
  3. Noun esrarengiz kimse/şey.
  4. Noun kalbur, kum vb. elemeye mahsus geniş delikli kalbur.
  5. Verb bilmece çözmek, (sırrını) açıklamak/izah etmek.
  6. Verb elemek, kalburdan geçirmek.
  7. Verb (kalbur gibi) delik deşik etmek. to riddle someone with bullets.
  8. Verb eleştirmek, tenkit etmek, paçavraya çevirmek, bozmak, çürütmek, hükümsüz bırakmak, yanlış olduğunu göstermek.

    to riddle a theory: bir kuramı eleştirmek.
    to riddle someone's arguments: birisinin iddialarını/delillerini çürütmek.
    administration riddled with corruption: rüşvet, irtikâp vb. ile bozulmuş bir yönetim.
bilmecenin anahtarı elinde olmak Verb
bir bilmeceyi bilmek Verb
bir bilmece çözmek Verb
bir iddiayı her bakımdan çürütmek Verb
birinin itibarını bozmak Verb
kalbura çevirmek Verb