judgement

  1. Noun, Law hüküm
  2. Noun yargılama, muhakeme, duruşma, davanın görülmesi.
    sit in judgment = judgement on a case: davaya
    bakmak, dava duruşmasını yapmak.
  3. Noun, Law (a) yargı, hüküm, karar.
    give/pass judgment = judgement on: hükmetmek, hüküm/karar vermek.
    The
    judgment = judgement was in his favor: Lehinde karar verildi.
    judgment = judgement on default: gıyabî hüküm/karar.
    a judgment = judgement on one: birine Allahın cezası.
    Your failure is a judgment = judgement on you for being so lazy: Bu kadar tembel olduğun için Allah seni başarısızlıkla cezalandırdı.
    sit in judgment = judgement on someone: birisi hakkında hüküm vermeye kendinde yetki bulmak. (b) (mahkeme kararıyla hükmedilen) borç, yüküm.
    judgment = judgement debt: hükme bağlı borç. (c) bildiri, tebliğat.
  4. Noun temyiz kuvveti, isabetli karar verme yeteneği.
    He showed excellent judgment = judgement in choosing a wife.
  5. Noun seziş, sezgi, anlayış, feraset.
    a man of judgment = judgement: anlayışlı kimse.
  6. Noun takdir, (bir hususta) hükme varma, kanaat hasıl etme.
  7. Noun (bir hususta varılan) hüküm, kanaat, edinilen fikir.
    in my judgment = judgement: kanaatimce, fikrimce,
    bence, bana kalırsa, zannıma göre.
    an error in judgment = judgement: yanılgı, yanlış hüküm/kanaat.
    His judgment = judgement was at fault: Yanlış hükme vardı.
    In the judgment = judgement of most people: Çoğunluğun kanaatine göre.
  8. Noun kader, takdiri ilâhî.
  9. Noun
    Last judgment = judgement ile ayni anlama gelir. kıyamet.
    The day of Last judgment = judgement:
    Kıyamet günü.
    judgment = judgement Day: mahşer/hüküm günü.
  10. Noun, Logic (a) yargı, hüküm, (b) önerme, kaziye.
  11. Noun (bkz: uprightness ), (bkz: rectitude ).
  12. judgment = judgement ile ayni anlama gelir. kıyamet. The day of Last judgment = judgement:
    Kıyamet günü. judgment = judgement Day: mahşer/hüküm günü.
kıyamet günü Noun, Religion-Faith
hükmün tefhim edilmesi Noun, Law
nihai karar Noun, Law
sübjektif karar Noun
öznel karar Noun
sezgiye dayalı karar Noun
takdire bağlı karar Noun
kanaate dayanan karar Noun
hüküm özeti
onaylama kararı
kararın tasdiki
bir mahkeme kararının iptali
hükmü ertelemek Verb
kararın sonraya bırakılması
hükmün sonraya bırakılması
hükümden anlaşıldığı üzere
şart-ı nihai karar
bir mahkeme hükmünü tanımak Verb
kesin hüküm
esas hakkında karar
Kıyamet Günü Noun
kesin hüküm Noun, Law
kesin hüküm
koşullu yargı: bir koşulla sonucu arasında bağlantı kuran yargı.
bir hükmü geçersiz kılmak Verb
usulsüz karar
değiştirilemeyen hüküm
davanın sukutu için dilekçe
hükmü erteleme talebinde bulunmak Verb
zilyetlik hükmü
hükmün açıklanmasını geriye bırakmak Verb, Criminal Law
hükmün açıklanmasının geriye bırakılması Noun, Criminal Law
hükmün açıklanmasının geriye bırakılması Noun, Law
değer yargısı Noun
mahkemedeki karar defteri Noun, Law
gıyapta hüküm
gıyabi karar
gıyapta karar
hâkim başlığı Noun
kıyamet günü
yargı günü
mahkeme ilamına bağlanmış borç
ilam harcı Noun, Law
… lehine verilen karar Noun, Law
mahkeme salonu.
yargıçlık makamı, mahkeme.
kıyamet günü