incapable

  1. Adjective dirayetsiz
  2. Adjective yeteneksiz.
  3. Adjective kudretsiz, iktidarsız, güçsüz, gücü yetmez, âciz.
    drunk and incapable: zilzurna/körkütük sarhoş.
  4. Adjective ehliyetsiz, kabiliyetsiz.
kendi işlerini yönetmekten âciz olmak Verb
(hukuk) tam ehliyetsiz
ehliyetsiz çocuk
yeteneksiz çocuk
(a) âciz, (belirtilen işi) yapamaz.
incapable of telling a lie: yalan söyleyemez.
incapable
of proof: ispat edilemez.
incapable of appreciation: takdirden âciz.
incapable of learning: öğrenemez, kalınkafalı. (b) elverişsiz, gayrımüsait.
These materials are incapable of exact measurement. incapable of being achieved. (c) kanunen ehliyetsiz.
çalışamaz durumda olma
suç işleme ehliyeti olmama
yalan dolan beceremeyen
sözleşme yapma ehliyeti olmama
tasarruf ehliyeti bulunmamak Verb
tanıklık yapma ehliyeti olmama
kamu görevini üstlenmeye ehliyeti olmama
ıslahı olanaksız
vasiyetname düzenlemeye ehil değil
onarılması olanaksız
bir mirası olmaya ehil olmama
yalan dolan becerememek Verb
vasiyetname düzenlemeye ehil olmamak Verb
onarılamaz durumda olmak Verb
temyiz kudreti olmayan şahıs