in bad

English-Turkish Translation

  1. (a) kötü/müşkül durumda, sıkıntıda, başı dertte, (b) dargın, geçinemeyen.
    He is in bad with his mother-in-law:
    Kaynanası ile geçinemiyor.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

in bad bread
şanssızlığa uğramak Verb
in bad condition
kötü durum da
in bad condition
kötü durumda
in bad faith
kötü niyetli Adjective
in bad faith
kötü niyetle Adjective, Law
in bad faith
suiniyetle Adverb
in bad form
yakışıksız
in bad order
kötü düzeyde
in bad repair
(ev) çok tamire muhtaç
in bad style
tutsuz
in bad style
tatsız
in bad style
yavan
(house) in bad repair
çok tamire muhtaç
be in bad company
kötü arkadaşları olmak Verb
be in bad health
sağlığı yerinde olmamak Verb
be in bad repair
bakımsız durumda olmak Verb
be in bad repute
kötü şöhretli olmak Verb
be in bad shape
kötü durumda olmak Verb
be in bad with the boss
(US) patronun gözünden düşmek Verb
holder in bad faith
kötü niyetli hamil Noun, Law
possession in bad faith
kötü niyetli zilyetlik Noun, Law
purchaser in bad faith
kötü niyetli alıcı Noun, Law
(merchant) to slip bad goods in with the good
sokuşturmak Verb
bad turnover in a carriage
taşıt aracının müessif bir kaza geçirmesi
be in a bad mood
bozuk çalmak Verb
be in a bad predicament
yanmak Verb
be in a bad state of repair
çok tamire muhtaç olmak Verb
be in a bad way
(iş) kötü gitmek Verb
be in a bad way of business
işleri kötüye gitmek Verb
be in a bad way of business
işler kötü gitmek Verb
be in sb's bad graces
birinin gözüne girememiş olmak Verb
be in/hit/strike a bad patch
(muvakkaten) talihi ters gitmek.
in a bad state
kötü durumda
in a bad state
kötü durum da
in a bad temper
keyifsiz
in a bad temper
neşesiz
in a bad way
kötü bir durumda, tehlikede, çok hasta.
leave a bad taste in the mouth
ağızda kötü tat bırakmak Verb
leave a bad taste in the mouth
ağzında kötü tat bırakmak Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database