birşeyden feragat etmek
Verb
birşeyi karşılıksız vermek
Verb
bir şeyi resmen bildirmek
Verb
İnsan Hakları Adalet Divanının İstişari Mütalaa Yetkisini Kabul Konusunda Ana Hürriyetler ve İnsan Haklarının
Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi
Noun, International Law
birine rüçhan hakkı tanımak
Verb
bir çocuğu teyzesinin vesayeti altına vermek
Verb
bir şeyi ayrıntılarıyla anlatmak
Verb
bir şeyi tafsilatlı olarak anlatmak
Verb
zamanının aşırı bir kısmını okumaya ayırmak
Verb
bir arkadaşa kitaplığından yararlanma özgürlüğü vermek
Verb
bir arkadaşa kitaplığından yararlanma özgürlüğü vermek
Verb
bir kitap hakkında genel bir fikir vermek
Verb
birinin eserleri konusunda genel görüşünü bildirmek
Verb
(zor bir durumdan) yüzünün akı ile çıkmak.
iyi/kötü sonuç almak, başarı göstermek/gösterememek.
He gave a good account of himself in the tennis tournament.
bir tedbiri kanun hükmünde yapmak
Verb
sorunu bambaşka şekilde anlatmak
Verb
anlatmak, hesabını/cevabını vermek.
give an account of oneself: nerede bulunduğunu/ne yaptığını anlatmak.
vasiliğinin hesabını vermek
Verb
vekilharçlık hesabını vermek
Verb
entitled bir işçiye hakkı olan ihbar önelini vermek
Verb
işçiye hakkı olan ihbar önelini vermek
Verb
bir şeyin nedenini açıklamak
Verb
mülkiyet hakkı talebini haklı çıkarmak
Verb
becerisini küçük yaşta göstermek
Verb
bir şeye tanıklık etmek
Verb
yüz bin liralık benzin lütfen
hayat belirtisi göstermemek
Verb
alacaklılar toplantısına çağırmak
Verb
bir patenti açıklamak
Verb
bir anlaşmanın feshini ihbar etmek
Verb
tadilat önergesi vermek
Verb
sigorta poliçesini feshettiğini bildirmek
Verb
sigortaya hasarı bildirmek
Verb
haciz kararını bildirmek
Verb
protesto ihbarında bulunmak
Verb
antlaşmanın feshini ihbar etmek
Verb
bir antlaşmanın feshini ihbar etmek
Verb
hissedarlara genel kurul duyurusunda bulunmak
Verb
(a) bir kimsenin kusurunu yüzüne vurmak, (b) aklını başına getirmek.
kabul ettiğini baş hareketiyle ifade etmek
Verb
başıyla tasdik etmek
Verb
bir davanın ayrıntılarını vermek
Verb
vatandaşlığını ispatlamak
Verb
birine misilleme yapmak
Verb
birinin ağzının payını vermek
Verb
birine ağzına geleni söylemek
Verb
birini şiddetle paylamak
Verb
birisini azarlamak/paylamak, hakkında düşündüklerini açıkça söylemek.
birine yüzde 15 indirim yapmak
Verb
bir kimseye yaptığı kötülüğün cezasını çektirmek, başkalarına reva gördüğü fena muameleyi aynen sahibine
uygulamak, kötülüğe ayniyle mukabele etmek, misilleme/mukabelei bilmisil yapmak.
Let's give him a taste of his own medicine.
birini polise teslim etmek
Verb
birine niyetlerini bildirmek
Verb
birine niyetlerini bildirmek
Verb
birini bir şeyden haberdar etmek
Verb
birini hareketlerinde serbest bırakmak
Verb
birine vekâlet vermek
Verb
birine bir şeyi sadaka olarak vermek
Verb
birini bir şeyden yararlandırmak
Verb
birini (suçu kanıtlanamadığı için) suçsuz saymak
Verb
bir şeyin sorumluluğunu bir kimseye vermek
Verb
birine iştirak etme hakkı tanımak
Verb
birine hayatının en zevkli anını yaşatmak
Verb
bir kimseyi yenmek/mağlûp etmek.
birini kitaplığından yararlandırmak
Verb
birine yeteneğine göre iş vermek
Verb
birine bütün duygularını ifade etmek
Verb
bir şehrin anahtarlarını teslim etmek
Verb
birini gözden kaçırmamak
Verb
(birine) aşırı imkân tanımak, sonu felaket olabilen serbest davranışlarına göz yummak, serbest/başıboş
bırakmak, kendi haline terketmek.
tahvillerin geri alınacağı ihbarını yapma
ceza ehliyeti ve diğer koşulların uygulanmasında tereddüt duyduğunda beraat veya erteleme kararı vermesi