existence

  1. Noun varlık
  2. Noun varlık, mevcudiyet, varoluş.
    We believe in the existence of God.
    the only one in existence:
    tek varlık.
    be in existence: var olmak, mevcut olmak, yaşamak.
    come into existence: doğmak, peyda olmak, meydana/ortaya çıkmak, zuhur etmek, teşekkül etmek.
    to call into existence: doğurmak, yaratmak.
    to go out of existence: yok olmak.
  3. Noun hayat, yaşam(a), ömür.
    the struggle for existence: hayat mücadelesi.
    during my whole existence:
    hayatım boyunca, ömrümde.
  4. Noun geçim, hayat tarzı.
    They were working for a better existence.
  5. Noun varlıklar, yaratıklar, var olan şeyler, mevcudat.
    existence shows a universal order.
  6. Noun vücut, zat, var olan şey.
hayat ımı kurtarmak Verb
varlık nedeni
mevcut olmak Verb
vahdet-i vücutçu Noun, Religion-Faith
şirket kurmak Verb
hayat kurmak Verb
var kılmak Verb
faaliyet belgesi Noun, Management
oluşmak Verb
ortaya çıkmak Verb
vücut bulmak Verb
meydana gelmek Verb
hâsıl olmak Verb
sürekli mevcudiyet
sürüp gitme
yaşamaya devam etme
baki kalma
şirketin varoluşu
sürünerek (sefalet içinde) yaşamak.
ailenin asgari geçimi
elden ağıza yaşama (geliri yeme
tekdüze yaşam
birini yok saymak Verb
tatsız bir hayat sürmek Verb
berbat bir hayat sürmek Verb
zar zor geçinmek Verb
kazandığını yiyerek geçinmek Verb
asgari şartlar altında yaşamak Verb
mutlu yaşamak Verb
sürünmek Verb
sersefil yaşamak Verb
kanuni mevcudiyet
bir şirketi kanunen kurmak Verb
daha önde de var olma
mevcudiyetini sürdürmek Verb
sağ kalabilmek Verb
varoluş hakkı
emin hayat
yaşam savaşı, varlık mücadelesi.
vahdet-i vücut Noun, Religion-Faith
güvenli varoluş
bir hakkın mevcudiyeti
savaş durumu mevcudiyeti
birşeyin varlığını inkâr etmek Verb
birşeyin varlığını reddetmek Verb
birşeyin varlığını yadsımak Verb