(a) çılgınca âşık olmak, meftun olmak, sevdaya tutulmak, sevgi ile yanıp tutuşmak.
to be enamor = enamoured with a lady. (b) gözü başkasını görmemek, dalmak, kendini vermek/kaptırmak.
He's so (much) enamor = enamoured of his own plan that he won't listen to me.