eating

  1. yeme, yeyiş.
  2. yiyecek, besin, gıda.
    This fish is delicious eating.
  3. yenilebilir, yemeye elverişli, (çiğ olarak) yenilen.
    eating apples.
  4. yemek hazırlamakta kullanılan.
    eating utensils: kap kacak.
tatlı yiyerek iştahını kapatmak Verb
tıkınırcasına yeme Noun, Psychology
aşırı yeme Noun, Psychology
yeme içme
çiğ yenilebilir elma
yeme bozukluğu Noun, Psychology
yemek yeme imkânları Noun
lokanta
lokanta sahibi
çatal-bıçak
yemek yiyecek yer
Karlı dağın ardını aşan bilir. Sentence
Gören, duyan değil, yaşayan bilir. Sentence
Neyin var? Neye üzülüyorsun?