challenge

  1. Noun meydan okuma.
    He accepted his friend's challenge to swim across the river.
    to issue (or put
    out) a challenge: meydan okumak.
    challenge-cup: onur kupası.
    challenge-match: intikam maçı.
  2. Noun çetin iş, mücadele, yarışma, büyük çaba/emek/gayret ve sebat isteyen ve başarıldığında şeref/itibar kazandıran
    iş.
    Exploring outer space is a challenge to mankind. This work is a challenge to me.
  3. Noun düelloya/dövüşe davet.
  4. Noun izaha/ispata davet.
    a challenge to the treasurer to itemize expenditure.
  5. Noun, Military nöbetçinin “dur!” emri, kimlik veya parola sorması.
    The stranger was met a challenge at the town's gates.
  6. Noun, Law yargıcı veya jüriyi reddetme.
  7. Noun (a) oy'un hükümsüz olduğu iddiası, (b) oy verenin yasal yeterliği olmadığı iddiası, (c) bir şeyin yasalara/yöntemlere/törelere
    uygun olmadığı iddiası.
    The election of the new government was met by a challenge from its opponents.
  8. Noun mücadele azmini artıran zorluk; ilgi/dikkat/düşünce gerektirme niteliği.
    This job is too dull, I want
    one with more challenge.
  9. Noun (avcılıkta) avın izini bulan köpeğin havlaması.
  10. Noun, Communication kimlik sorma işareti (örneğin radarda).
  11. Verb meydan okumak, mücadeleye/yarışmaya/müsabakaya/düelloya davet etmek, “hodri meydan!” demek.
    I challenged
    him to a game of tennis.
    to challenge someone: birine meydan okumak.
  12. Verb gerektirmek, iddia/talep etmek.
    an event that challenges explanation: açıklanması gereken bir olay.
  13. Verb şüphe uyandırmak, geçerli olmadığını savunmak, şüphe/itiraz etmek.
    to challenge someone's authority:
    birinin yetkili olmadığını iddia etmek.
  14. Verb, Military “dur!” emri vermek, kimlik veya parola sormak.
    The sentry challenged the stranger at the gates.
  15. Verb, Law yargıcı/jüri üyesini reddetmek.
    We have decided to challenge Mr. Brown because we do not believe he
    will be fair to the person we are representing in court.
  16. Verb (ilgi vb.) uyandırmak, canlandırmak, çekmek, celbetmek, üzerinde toplamak.
    a matter that challenges
    attention: dikkat çeken bir husus.
    Math challenges him but history bores him: Matematik ilgisini çekiyor, tarih ise ona usanç veriyor.
  17. Verb (a) oy pusulasının geçersizliğini iddia etmek, (b) seçmenin kanunen yetersiz olduğunu iddia etmek.
  18. Verb hak iddia etmek.
  19. Verb itirazda bulunmak, doğru/yasal olmadığını savunmak.
    He challengeed the justice of the new law.
  20. Verb (av köpeği) kokuyu alınca havlamak.
  21. Verb çalışma/mücadele/yarışma azmi ve isteği vermek, çalışma hırsını körüklemek, yeteneklerini gösterme fırsatı vermek.
düello davetini kabul etmek Verb
düelloyu kabul etmek Verb
rekabeti kabul etmek Verb
anayasaya aykırılık iddiası Noun, Law
esastan red
temel yeminli red
jüri üyelerinin red gerekçesi
gerekçe göstermeden jüri üyelerinin mutlak red hakkı
mutlak ret hakkı (sanığın , jüri üyelerinin belli bir bölümünü neden göstermeden , yani mutlak olarak ret hakkı
güçlük teşkil etmek Verb
zorluk teşkil etmek Verb
zorlayıcı olmak Verb
hâkimin veya jüri üyesinin tarafsızlığına engel yaratacak bir nedenden reddi
hâkimin veya jüri üyesinin tarafsız olmasına engel oluşturabilecek olan bir neden yüzünden reddi
reddetme hakkı
zorluğun üstesinden gelmek Verb
zorlukla başa çıkmak Verb
birini düelloya davet etmek Verb
posta koymak (argo) Verb
ücret talebi
bir hâkimi reddetmek Verb
bir jüri üyesini reddetmek Verb
bir delile itiraz etmek Verb
bir oyun geçerliğini kabul etmemek Verb
bir tanığı reddetmek Verb
bir tanığa itiraz etmek Verb
bir seçimin geçerliğini kabul etmemek Verb
seçime itiraz etmek Verb
bir seçime itiraz etmek Verb
bir bilirkişiyi reddetmek Verb
eleştiriyi davet etmek Verb
çalenç kupası Noun
çelenc kupası Noun
jüri üyelerinin reddi
jürinin reddi
hâkimin veya jüri üyesinin tarafsızlığına engel olabilecek bir nedenden reddi
jüri üyelerini reddetmek Verb
bir tanığın reddi
şahitlerin reddi
hâkimin reddi
birinin haklarını kabul etmemek Verb
birinin mirasta hakkı olduğunu reddetmek Verb
bir beyanın doğruluğunu reddetmek Verb
bir ifadenin doğruluğunu reddetmek Verb
blok halinde jüriyi reddetmek Verb
jüri üyelerini reddetmek Verb
ehliyeti reddetmek Verb
hâkimi reddetmek Verb
jüri üyelerini toptan reddetmek Verb
resmi formalitelerin kanuniliğini reddetmek Verb
geçerliği reddetmek Verb
bir evrakın geçerliğini kabul etmemek Verb
bir belgenin geçerliğini kabul etmemek Verb
jürinin tamamının reddi
(Br) jürinin tamamının reddi
(Br) münferit bir jüri üyesinin reddi