ânî ve heyecan verici şey, büyük sürpriz, beklenmedik/şaşırtıcı olay, âfet.
The movie star was a blonde bombshell: Sinema yıldızı sarışın bir âfetti.
She's a real bombshell: O (kız) bir âfeti cihandır (harikulâde güzeldir).
This letter came like bombshell: Bu mektup bir bomba tesiri yaptı.
This was a bombshell to us all: Bu, hepimizi şaşırttı.
Noun