bir pazarlığı tokalaşarak sonuçlandırmak
Verb
bir pazarlıktan vazgeçmek
Verb
bir işten çok para kazanmak
Verb
pazarlıkta kaybeden taraf olmak
Verb
bir anlaşmayı bozmak
Verb
yakında mirasa konacak birine yüksek faizle borç vermek için akdedilen sözleşme
yakında mirasa konacak olan bir kimseye yüksek faizle borç vermek yoluyla ya da böyle bir kimsenin acemiliğinden
ya da ahlâklı davranışından yararlana
bir iş pazarlığını bağlamak
Verb
bir pazarlığı sona erdirme
iyi bir pazarlık etmek
Verb
acımasızca çıkarını savunmak
Verb
yahudi pazarlığı yapmak
Verb
içki masasında yapılan pazarlık ve anlaşma.
menkul kıymetler borsasının kapanışından sonra akdedilen alımlar ve satımlar
ertesi günün ilk işlemleri olarak kabul edilir
bir şeyi yok fiyatına satın almak
Verb
bir şeyi ucuza kapatmak
Verb
bir şeyi caba olarak vermek
Verb
kıyak iş kokusu almak
Verb
üstelik, hem de, caba.
The new housekeeper proved to be a fine cook in the bargain: Yeni kâhya üstelik iyi bir aşçı imiş.
pazarlığa bir şey katmak
Verb
kelepiri elden kaçırmamak için atlamak
Verb
bir satış anlaşmasını bağlamak
Verb
iyi iş yapmak (veya satın almak
Verb
yiğitliğe bok sürmemek
Verb
belirli hisse senetlerini satmak isteyen müşterilerle bu hisse senetlerinden satın almak isteyenlerin
bulunması sonucu yapılan anlaşma
alıcıya gerektiğinde götürü bir para ödeyerek girmiş olduğu taahhüdü iptal etmek hakkını sağlayan bir maddi işlem
borsada ikramiyeli muamele
suçlananın suçunu kabul etmesi ya da başkaları aleyhinde tanıklık yapmasıyla ilgili savcıyla suçlanan
ya da onun avukatı arasındaki anlaşma
(US) daha az bir suç isnadı ya da savcı tarafından başka bir ödün karşılığı
(borsa) ikramiyeli muamele
bir işi geçmişe uygulamak istemek
Verb
bir ticari işi başarıyla sonuçlandırmak
Verb
belgeye bağlanmış bir ticari anlaşma
anlaşmaya bağlı kalmak
Verb
bir pazarlığı tokalaşarak sona erdirmek
Verb
uzlaşmak, anlaşmak, pazarlığı uydurmak.
We couldn't strike a bargain with the salesman, the price was too high.
bir şeyi caba olarak vermek
Verb
borsada hisselerin ucuza gitmesi
ticari bir sözleşme yapmak
Verb
taraflardan birinin bir uzmana danışmaya zaman bulamadığından ötürü yapılan anlaşmanın adil olmadığının ortaya çıkması
bu tür anlaşmalar kanun nazarında geçersiz kılınabilir
bir pazarlıktan vazgeçmek
Verb
içki masasında yapılan pazarlık ve anlaşma.
düşük ücretle yolcu taşıyan havayolu
düşük ücretle yolcu taşıyan hava yolu
gayrimenkul satış anlaşması
ucuza elden çıkarmak
Verb
kelepir bodrumu: bazı büyük mağazalarda ucuz malların satıldığı bodrum katı.
Noun
hisse kapanış kayıt defteri
toplu iş sözleşmesi müzakeresinde bulunmak
Verb
toplu sözleşme görüşmelerinde bulunmak
Verb
(Br) borsada vadeli muamele
ucuza düşürmek için fırsat arama
fiyat üzerinde pazarlık yapmak
Verb
güvenmek, itimat etmek.
You can't bargain on what he'll do in this situation: Bu durumda ne yapacağı
belli olmaz (yapacağına güvenilmez).
bir şey üzerinde çekişe çekişe pazarlık etmek
Verb
(US) indirimli satış reklamı
bir gayri menkulün satış senedi
açık artırmada kelepir bir iş yapmak
Verb