(a) yemek, taam. 
 That was a lovely meal: Enfes bir yemekti.  
She cooks a hot meal in the  evenings. 
 It's time for the midday meal: Öğle yemeği saati geldi. 
 Turkish meals are very tasty: Türk yemekleri çok lezzetlidir. (b) öğün. 
 We eat three meals a day: Günde üç öğün yemek yeriz.
                        
Noun                        
                     
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yemek zamanı/saati. 
 at meals: yemeklerde, yemek saatlerinde. 
 The whole family meets at meals.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (elenmemiş) un, kepekli un. 
 wheat/corn meal: buğday/mısır unu.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ezme, kırma, öğütülmüş/un haline getirilmiş şey (ceviz, badem, fındık vb. ezmesi).
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kemik gübresi, kemik tozu.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        açık büfe yemek
                        
Food-Kitchen                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        mısır irmiği(nden yapılmış).
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        akşam yemeği
                        
Noun, Food-Kitchen                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        balık unu: yiyeceklere katılan veya gübre olarak kullanılan kurutularak öğütülmüş balık.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        çabucak bir şeyler atıştırmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yemek yemek. 
 have/get a good meal: iyice/doyasıya/tıkabasa yemek, kendine ziyafet çekmek.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        alelacele hazırlanan yemek
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) yemek olarak yemek. 
 He made a meal of bread and cheese: Yemek olarak peynir ekmek yedi. (b) 
 yeyip bitirmek, silip süpürmek, (c) işi uzatmak, bir işe gerekenden fazla zaman ve güç harcamak.
                        
                        
                     
                 
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yemek karnesi: lokantada yenilen yemek bedelini ödemek için para yerine geçen karne.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ABD- argo geçim dayanağı, medarı maişet, geçim sağlayan şey/kimse.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        sahur
                        
Noun, Religion-Faith                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        sıcak yemek
                        
Noun, Food-Kitchen                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        elenmemiş buğday unu, kepekli un.