vur(a)mamak, isabet et(tire)memek. 
 He fired twice, but both shots missed.  to miss one's guess: 
 tahmininde yanılmak, isabet ettirememek.
                        
Verb                        
                     
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yetişememek, ulaşamamak, erişememek, kaçırmak. 
 to miss a train.
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yararlanamamak, (fırsat vb.) elden kaçırmak. 
 to miss a chance/an opportunity.  You haven't missed  much: Fazla/önemli bir şey kaçırmadın. 
 miss the market: piyasa fırsatını kaçırmak.
                        
Verb                        
                     
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (hazır) bulunmamak, katılmamak, gitmemek. 
 Who is missing? Kim eksik/yok? 
 to miss a day of school. to miss church.
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yokluğunu/kaybolduğunu farketmek/hissetmek. 
 When did you first miss your wallet?  I did not  miss my key till I got home: Eve gelinceye kadar anahtarın kaybolduğunu farketmedim. 
 It will never be missed: Eksikliğini/yokluğunu kimse farketmez.
                        
Verb                        
                     
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        özlemek, özlem duymak, hasret kalmak, göreceği gelmek. 
 I miss you all dreadfully: Hepinizi çok özledim.
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kaçmak, sıvışmak, (zor/kıl payı) kurtulmak, az/râmak kalmak. 
 He just missed being run over: Ezilmekten 
 zor kurtuldu. 
 He just missed hitting the other car: Az kaldı öbür arabaya çarpıyordu.
                        
Verb                        
                     
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        anlayamamak, kavrayamamak. 
 to miss the point: özünü/esasını/ana fikri kavrayamamak.
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        başarısızlığa uğramak, etkili/müessir olamamak.
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yanlışlıkla atlamak. 
 You missed this paragraph when typing.
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        vuramama, isabet ettirememe, 
 argo karavana.  
It's hit or miss: rastgele, sonu ne olursa 
 olsun, ya herru ya merru, ne çıkarsa bahtına.
                        
Noun                        
                     
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        başarısızlık, muvakkafiyetsizlik.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        unutma, atlama, zuhul, yokluk, noksanlık. 
 He's no great miss: Yokluğu pek farkedilmez.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bayan, matmazel: evlenmemiş kızlara hitapta soyadından önce kullanılır; 
 Miss Jones gibi.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        küçük hanım! bayan! (Evli olmayan hanımlara hitapta ad söylenmeden de kullanılır: 
 Just one moment, miss!
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kız, bekâr genç bayan.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Kaybın/başarısızlığın küçüğü de bir, büyüğü de. (Örneğin treni bir dakika farkla kaçırmakla bir saat farkla kaçırmak aynı şeydir).
                        
Adjective                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir şeye rastgele kalkışmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        rastgele, tesadüfî, sonunu düşünmeden, dikkatsizce, lâkaydane, sonu ne olursa olsun, ne çıkarsa bahtına, ya herru ya merru.
                        
Adverb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        genç kız (12-16 yaşındaki).
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kalbi duracak gibi olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kalbi yerinden fırlayacak gibi olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir ipotek borcunu ödememek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        az kalsın kaza yapmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir randevuyu kaçırmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir fırsatı kaçırmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birşey yapmaktan kıl payı kurtulmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birşey yapmayı kıl payı kaçırmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        neredeyse birşey yapmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) (silah, mermi vb.) patlamamak, ateş almamak, (b) başaramamak, başarısızlığa uğramak, isabet ettirememek, 
 beklenen etkiyi uyandıramamak. 
 The joke missed fire.
                        
                        
                     
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        hedefine isabet ettirememek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (tren) aktarmaya yetişememek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        gayeye/hedefe ulaşamamak, istenileni elde edememek.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        başarısızlığa uğramak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) görmemek, ilgilenmemek, temas etmemek, içermemek, atlamak, unutmak, (b) 
 miss out on: fırsatı 
 kaçırmak, (fırsattan vb.) yararlanamamak.
                        
                        
                     
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birşeyden yararlanma fırsatını kaçırmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birini dâhil etmemek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birini dışarıda bırakmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birşeyi dışarıda bırakmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birşeyi dâhil etmemek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) fırsatı kaçırmak, başarısızlığa uğramak. (b) esas fikri/meselenin ruhunu kavrayamamak/anlayamamak. 
 
 I missed the boat on that explanation: Bu açıklamanın esasını kavrayamadım.
                        
                        
                     
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        fırsatı (elden) kaçırmak. 
 You should have bought those shares a month ago; now you've missed the boat.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        fırsatı (elden) kaçırmak. 
 You should have bought those shares a month ago; now you've missed the boat.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) hedefe isabet ettirememek, (b) tam doğru olmamak, (c) konu dışı olmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        gayeye/hedefe ulaşamamak, istenileni elde edememek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        satış olanağını kaçırmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        işin özünü anlamamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        asıl meseleyi anlamamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir espriyi anlamamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        şakanın esprisini anlamamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (Br) giden postaya yetişememek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        metnin gerçek anlamını kaçırmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        konunun esasını anlamamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ...'i kılpayı kaçırmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) (taşıt vb.) çarpışmaya ramak kalmış, (b) (spor) neredeyse isabet edecek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        herşeyden haberi olmak, hiçbir şey gözünden kaçmamak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kaytarmak, atlatmak, görmemezlikten gelmek, vazgeçmek.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        giden postaya yetişememek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        karavana atmak (argo)
                        
Verb