=
it will, it shall.
It'll rain: Yağmur yağacak.
Adjective
= what shall, what will.
What'll he say = What will he say.
=
where shall, where will.
Where'll I be ten years from now?
Hay kör şeytan! Olur şey değil! Allah Allah! Bak şu aksiliğe!
Hayret!
I'll be blowed if … : Eğer … ise bana adam demesinler.
hay kör şeytan ! olur şey değil
Yaparsam kahrolayım = Vallahi yapmam.
muhakkak ki, son lirama bahse girerim ki.
sana sonra göstermek ririm
seni burada indirmek reyim
Bahse girerim ki, … ise arap olayım.
I'll eat my hat if England wins tomorrow.
bu iş ile şahsen meşgul olacağım
Ben ona gösteririm/dünyanın kaç bucak olduğunu anlatırım.
Canı cehenneme! Dünyada olmaz! Avucunu yalasın!
Bir çözüm bulmaya çalışacağım.
Eğer … (yaparsam) kahrolayım = Dünyada … (yapmam) = … (yaparsam) bana da insan demesinler.
Sen bana çıkar sağla, ben de sana sağlayayım.
bu hiçbir zaman olmayacak
(a) kıyamet kopacak.
There'll be hell to pay if we don't get this work done on time. (b) çekeceği var, başı derde girecek.
anca beraber kanca beraber
O konuyu zamanı gelince düşünürüz
İngilizce alfabenin 12'nci harfi.
Noun
yükseltilmiş demiryolu.
Noun
bir dizinin 12'nci (I ihmal edilirse 11'inci) elemanı.
Noun
(Roma rakamı olarak) 50.
Noun