yenilgiyi/mağlûbiyeti kabul etmek, pes demek, vazgeçmek.
… ile kader birliği yapmak, mukadderatını/talihini … ile birleştirmek, kaderde ortak olmak, kaderini/nasibini … ile paylaşmak.
kaderini biriyle paylaşmak
Fiil
birisiyle kader birliği yapmak, kaderleri bir olmak.
meydan okumak, hakaret etmek.
yenilgiyi kabullenmek, pes demek.
pes demek, yenilgiyi kabul etmek, boyun eğmek, teslim olmak.
(US) biriyle ortak bir şey yapmak
Fiil
birisiyle kader birliği yapmak, kaderleri bir olmak.
bir şeyi birinin yüzüne vurmak, yüzüne karşı söylemek.
Sırça evde oturan taş atmaktan sakınmalıdır: (a) Göreceği karşılıktan incinenler sözlerine/yaptıklarına
dikkat etmelidir; (b) Kendinde bir kusur varken başkalarını aynı kusurla suçlamamalı, (c) Senin yaptıklarını yapanları kınama.
(birini) aldatmak, yanıltmak, gözünü küllemek, yanlış yola sevketmek.
The escape plan depended on his success in throwing dust in the eyes of the police.
aldatmak, gözünü küllemek/görmez hale koymak.
gözünü görmez yapmak
Fiil
birini iflasa sürüklemek
Fiil
yenilgiyi kabul etmek, mücadeleden vazgeçmek, pes etmek.
(siyasî bir mevki için) adaylığını koymak.