iliğine işlemek Fiil
binde bir (şans
birinin isteklerine razı olmak Fiil
kişinin gelirinin artması
bir kimsenin imkânları dahilinde
sözcük dağarcığına eklemek Fiil
yapıştırmak Fiil
kendi kararına bağlı kalmak Fiil
ifadesine bağlı kalmak Fiil
taahhütlerini yerine getirmek Fiil
mesleğe bağlılık
kendi işine bakmak Fiil
mektup bulara cevap vermek Fiil
mektuplara cevap vermek Fiil
görevlerini yapmak Fiil
menfaatlerini korumak Fiil
çıkırlarını korumak Fiil
keyfine bakmak Fiil
kendini işine adamak Fiil
başladığı yere dönme
tamamlayıcı olmak Fiil
yamulmak Fiil
bire on bahse girerim ki
peşine takmak Fiil
içine işlemek Fiil
zihnini bir şeye kapamak Fiil
görmemezlikten gelmek, görmek istememek, başını çevirmek.
She closed her eyes to my needs.
ayağa fırlamak Fiil
(a) aklı başına gelmek, aklını başına toplamak, (b) ayılmak, açılmak.
bankaya vergilerini ödemesi için talimat vermek Fiil
etüdlerini tek bir konuya hasretmek Fiil
bilgisi hilafına
gâvura kızıp oruç bozmak, öfke ile kalkıp zararla oturmak, keskin sirkenin zararı küpüne dokunmak, bindiği dalı kesmek.
öfke ile kalkıp zararla oturmak, başına dert açmak, gâvura kızıp oruç bozmak, keskin sirkenin zararı küpüne dokunmak.
ayağını yorganına göre uzatmak.
kendi menfaatine kıymak Fiil
belayı para ile almak Fiil
bastığı dalı kesmek Fiil
büyüklerinin sözüne boyun eğmek Fiil
kastetmek Fiil
söylemek Fiil
ailesinin yüz karası
doymak Fiil
birine kısmet olmak Fiil
nasip olmak Fiil
ilkelerine bağlılık
kuşaktan kuşağa Zarf
bir yerden bir yere Zarf
karşıdan karşıya
ölmüşlerinin arasına katılmak Fiil
ayağa kalkmak.
işine koyulmak Fiil
işverenine işten ayrılma niyetinde olduğunu bildirmek Fiil
dükkânıni çocuğuna devretmek Fiil
dükkânını çocuğuna devretmek Fiil
başını döndürmek, kafasını tutmak.
(a) (içki vb.) başına vurmak, başını döndürmek, şaşırtmak, sarhoş etmek.
The brandy went to his head.
(b) kibirlenmek, burnu büyümek, kibirli/azametli/mağrur yapmak.
The applause of the crowd went to his head.
ölmek, rahmeti rahmana kavuşmak.
birçok seçeneği olmak Fiil
lâyık olmak, hakketmek.
fikrinde ısrar etmek Fiil
işine dikkat etmeyiş
inhiraf etmek Fiil
birinin itibarına verilen zarar
ayağa fırlamak Fiil
sırrını saklamak Fiil
yolundan ayrılmamak Fiil
odasından çıkmamak Fiil
yatmak Fiil
yamulmak Fiil
kaykılmak Fiil
bir şeyi pahalıya öğrenmek Fiil
malını eşine bırakmak Fiil
malını karısına bırakmak Fiil
birinin takdirine bırakmak Fiil
kendini canla başla işe vermek Fiil
ruhunu işe adamak Fiil
üstünlüğü/önderliği başkasına kaptırmamaya çalışmak, şöhretini korumaya gayret etmek.
New developments
in the industry are forcing long-established firms to look for their laurels.
işaretleşmek Fiil
hatıra gelmek Fiil
aklına gelmek Fiil
aklından geçmek Fiil
zimmetine yazmak Fiil
saman altından su yürütmek, kimseye sezdirmeden işini becermek.
masraflarını gelirine göre bölmek Fiil
giderini gelirine uydurmak Fiil
dikkatini çekmek.
son kozunu oynamak Fiil
birine arzetmek, birinin oyuna/arzusuna sunmak.
I put it to you: Sizin oyunuza/arzunuza bırakıyorum.
bir meslektaşına başvurmak Fiil
bir meslektaşına başvurmak Fiil
notlarına bakmak Fiil
notlarına başvurmak Fiil
notlarına bakmak Fiil
kamarasına çekilmek Fiil
evine dönmek Fiil
sılaya gitmek Fiil
sadede gelmek Fiil
konusuna geri dönmek Fiil
kalkmak Fiil
ayakları üstüne dikilmek
s vatanına hizmet
vatanına hizmet
bir belgeye imza atmak Fiil
onaylamak Fiil
izin vermek Fiil
bütün zihnini bir şey üzerinde toplamak Fiil
gözünü kapamak, görmemezlikten gelmek, göz yummak.
You can't shut your eyes to the problem forever.
göz yummak, müsamaha etmek.
içine işlemek Fiil
taleplerinde ısrar etmek Fiil
görevini azimle yapmak Fiil
fikrinde ısrar etmek Fiil
ilkelerine bağlı kalmak Fiil
kendi düşüncesinde direnmek Fiil
(para) deve yapmak Fiil
direnmek, ayak diremek, zorluklardan yılmamak, sebat etmek, (iddiasından/davasından) vazgeçmemek.
direnmek, sebat etmek.
kendi işine bağlı kalmak Fiil
çizmeden yukarı çıkmamak, kendi işiyle uğraşmak, bilmediği işe burnunu sokmamak.
prensiplerine bağlı kalmak Fiil
prensip bilerine bağlı kalmak Fiil
ifadesine bağlı kalmak Fiil
metnine bağlı kalmak Fiil
kararına bağlı kalmak Fiil
görüşleri üzerinde israr etmek Fiil
görüşleri üzerinde ısrar etmek Fiil
sözünü tutmak Fiil
aldığı yaralardan ölmek Fiil
giderini gelirine uydurmak Fiil
gelirinıgiderine uydurmak Fiil
gider gelirine uydurmak Fiil
mallarını alacaklılarına terketmek Fiil
'ye doğru gitmek Fiil
bağrına basmak Fiil
birini coşkuyla karşılamak Fiil
tüymek, tabanları yağlamak, kaçmak, sıvışmak.
tabanları yağlamak, kaçmak, tüymek.
tabanları yağlamak Fiil
pek mümkün
çok olası
din inden çıkma
yaşına göre hareket etmek.
şaşkınlıktan
ağız değiştirme
haline şükretmek.
hazırlıklı olmak, önceden hazırlanmak.
The interviewers noticed that she had done her homework.
acı tecrübe ile, başından geçtiği için.
korku/dehşet ile.
ölünceye kadar, sağ olduğu sürece, ömrü oldukça.
yüzüne karşı, dobra dobra, dolaysız.
I told him the truth to his face.
to my face: yüzüme karşı.
tam(amiyle), hakikî, katıksız, sapına kadar.
He's a soldier right to his fingertips: Tam/hakikî bir askerdir.
zevkine/meşrebine uygun.
food to my liking: hazzettiğim yemek.
It's not to my liking: Ondan
hazzetmem.
Is this to your liking: Bu zevkinize uygun mu?
(birisinin) fikrince, düşüncesine göre.
to my mind: bence, benim fikrimce, bana sorarsanız.
kendine/şahsına ait/mahsus/özgü, kendisinin, kendi adına.
He hasn't a friend to his name: Bir
tek dostu bile yok.
I haven't a penny to my name: Meteliğim yok.
kendi hesabına
haddini aşmak Fiil, Deyim
fazla ileri gitmek Fiil, Deyim
çizmeyi aşmak Fiil, Deyim
haddini aşmak Fiil, Deyim
fazla ileri gitmek Fiil, Deyim
çizmeyi aşmak Fiil, Deyim
dikişinıalmak Fiil, Tıp
yakayı/paçayı kurtarmak, zor bir durumdan sıyrılmak.
düşüncelerini açıkça söylemek.
kirişi kırmak (argo) Fiil
parasını saymak Fiil
tüplerini bağlatmak Fiil, Tıp
bir çuval inciri berbat etmek, işi altüst etmek, bir kimsenin plânlarını bozmak.
muvafakatini esirgeyen
ciğerine işlemek, yüreğine tesir etmek.
rüzgâra göre hareket etmek Fiil
bilek güreşi yapmak , bileğine güvenmek Fiil
(a) öğrenmeye/alışmaya çalışmak, (b) bir işi ele almak, (c) becerikli olmak, eli her işe yakışmak.
(bir şeyi) kendi lehine çevirmek Fiil
başından aşkın.
be up to the ears/over head and ears in work: işi başından aşmak.
I haven't
time to go out tonight; I'm up to my ears in work.
boğazına kadar
...'den ...'ye değişmek Fiil
işine olan ilgisi artmak Fiil
yalnızlığına çekilmek Fiil