1. asansör
  2. (yukarı) kaldırmak, yükseltmek.
    lift a chair. lift one's head. This suitcase is too heavy for me to
    lift. He lifted his fork to his mouth.
  3. (yürürlükten) kaldırmak, (hükmünü) iptal etmek, hükümsüz kılmak, son vermek, sona erdirmek.
    The unpopular
    tax law was soon lifted.
  4. yukarıda/yüksekte tutmak.
  5. terfi ettirmek, (rütbesini/mevkiini/itibarını vb.) yükseltmek.
  6. (ses) yükseltmek.
    to lift up one's voice.
  7. (edebî anlamda) çalmak, intihal etmek, başkasının eserini kendi eseri imiş gibi yayınlamak.
    to lift
    a passage from an author.
  8. bir mağazadan mal) çalmak, yürütmek, aşırmak, araklamak.
    He lifted a hat from a store.
  9. airlift ile ayni anlama gelir. hava yolu ile acele (insan/eşya) taşımak.
  10. (bitki) sökmek, kökünden çıkarmak.
  11. (ipotek borcunu vb.) kapatmak, tamamını ödemek, (ipoteği) kaldırmak.
  12. (golf) (topu) yerden almak.
  13. (yüzüne) estetik ameliyatı yapmak.
  14. (gemi inşaatı) ölçüyü resimden/modelden yapılan parçaya geçirmek.
  15. kalkmak, yükselmek.
  16. (bulut, sis vb.) dağılmak.
    The fog lifted around midday.
  17. kaldırma, kaldırış, yükseltme, yükseltiş.
    give the box a lift: sandığı kaldırmak.
    Can you give
    me a lift up, I can't reach the shelf.
  18. kaldır(ıl)ma mesafesi/yüksekliği.
  19. kaldırıcı/yükseltici kuvvet.
  20. kaldırılan ağırlık/yük.
  21. (dağa) tırmanma, çıkma.
  22. (yaya kimseyi arabaya alıp) taşıma, götürme.
    give someone a lift: birisini arabaya alıp götürmek.

    He often gave the neighbor's boy a lift to school.
  23. neşe, ferahlık, manevî kuvvet.
    The promotion gave him a lift.
  24. kaldırma makinesi.
  25. (bkz: ski lift ).
  26. (a) asansör, (b) kaldırıcı cihaz.
  27. (arazi) yükselme/yükseliş/yükseklik.
  28. Havacılık kaldırıcı kuvvet: uçağı havada tutan ve uçuş yönüne dik olan kuvvet bileşeni.
  29. (kundura/çizme) taban köselesi.
  30. ayakkabı tabanını yükselten kemerimsi parça.
  31. (madencilikte) (a) bir işlemde çıkarılan maden cevheri kalınlığı, (b) iner-çıkar, (c) çıkarma yüksekliği.
  32. hava yolu ile insan/malzeme nakli.
ayyaşlık etmek, fazla içki içmek,
argo kafayı tütsülemek.
John's out, lifting his elbow as
usual, and he'll probably come home drunk.
ağır yük helikopteri İsim, Askerlik
birine el kaldırmak Fiil
başını doğrultmak Fiil
konuşmak veya şarkı söylemek.
asansörü çalıştırmak
airlift ile ayni anlama gelir. hava taşıma/ulaştırma sistemi (bilhassa âcil durumlarda).
uçak asansörü
canlılık
telesiyej İsim, Kış Sporları
teleski
(ağırlığı) doğrudan doğruya kaldırma. İsim
çetin/zor iş. İsim
görünüşünü, işleyişini, vb daha iyi duruma getirme
kırışıklıkları, vb gidermek için yapılan güzelleştirme ameliyatı
ayakla kaldırma düzeni
bir arabaya alınmak Fiil
birini araba ile bir yere götürmek Fiil
yük asansörü İsim
(Br) yük asansörü
yüzünü gerdirmek Fiil
ağır yük
(Br) hızlı asansör
hızlı asansör
hidrolik yük asansörü (otomobili tamir için kaldırmaya yarayan asansör gibi).
kayakçıları tepeye çıkaran J şeklinde tek kişilik taşıt. İsim
gözünün yaşına bakmamak Fiil
bagaj asansörü
paket asansörü
(Br) aşağıya asansör ile inmek Fiil
asansör ile inmek Fiil
güvenlik asansörü
kayakçıları tepeye çıkaran teleferik.
bir asansöre tıkışmak Fiil
T-bar ile ayni anlama gelir. iki kişilik kayak çektirisi.
bir yasağı kaldırmak Fiil
yasak kaldırmak Fiil
(ticaret) bir şey üzerinden kontrolü kaldırmak Fiil
kontrolü kaldırmak Fiil
fekketmek Fiil
bir yazardan bir parçayı kopya etmek Fiil
bir borcu ödemek Fiil
emme-basma tulumba
asansörcü
asansörcü
(Br) asansörcü
asansör sandığı
(Br) davar çalmak Fiil
sansürü kaldırmak Fiil
asansör şirketi
etkisini artırmak Fiil
asansör sigortası İsim
sıkıyönetimi kaldırmak Fiil
uzay aracı ya da roketin dikey havalanışı
fiyatları yükseltmek Fiil
emme tulumba. İsim
kiraları tahsil etmek Fiil
... üzerindeki kısıtlamaları kaldırmak Fiil
taksitli satın almalar üzerindeki kısıtlamaları kaldırmak Fiil
taksitle satın alma sınırlamalarını kaldırmak Fiil
birinin para çantasını çalmak Fiil
(Br) asansör boşluğu
asansör boşluğu
birini yoksulluktan kurtarmak Fiil
birini alışmış olduğu şeyden kurtarmak Fiil
vira etmek Fiil
enflasyona göre vergi basamaklarını yükseltmek Fiil
asansörcü
... kupasını kaldırmak Fiil, Spor
zamanaşımına ara vermek Fiil
sansürü kaldırmak Fiil
kontrolu kaldırmak Fiil
sokağa çıkma yasağını kaldırmak Fiil
perdeyi açmak Fiil
ambargo yu kaldırmak Fiil
ambargoyu kaldırmak Fiil
telefon ahizesini kaldırmak Fiil
haciz kaldırmak Fiil
haczi kaldırmak Fiil
enflasyona göre vergi basamaklarını yükseltmek Fiil
(borsa) (US) menkul değer fiyatlarını yükseltmek Fiil
örtüyü kaldırmak Fiil
(Br) kayakçıları tepeye götüren teleferik bileti
katlarda duran asansör
asansörlü kamyon, alttan sürme araba. İsim
kaldırmak Fiil
nankörlük etmek Fiil
düşmanca davranmak Fiil
(rezaleti/skandalı/yolsuz işleri) açıklamak, açığa vurmak, gözönüne sermek,
k.d. kirli çamaşırları
ortaya dökmek.
The newspaper articles took (or blew) the lid off his illegal activities: Gazeteler onun yaptığı yolsuzlukları açıkladılar.
çatallı kaldırıcı , forklift
yakıt pompası İsim
iş hayatında başarılı olmak Fiil
eve dönüş için birinin arabasından yararlanmak Fiil
ağır yük zammı
ağır yük vinci (geminin kendi araçlarıyla kaldırılamayacak kadar ağır olan ve özel vinç gerektiren yük
ağır yük vinci
dokunmamak, ilişmemek, kendi haline bırakmak, kılı kıpırdamamak, ilgilenmemek.
parmağını oynatmamak
parmağını bile oynatmamak
imdadına koşmak, yardıma çalışmak.
He was the only one who lifted a finger to save the child.