1. Fiil izlemek.
    to follow the course of a satellite. Night follows day.
  2. Fiil takip etmek, arkasından gitmek/gelmek.
    The boy followed his father out. Drive ahead, and I'll follow
    you. My dog followed me to school.
  3. Fiil örnek almak, izinden gitmek, taraftarı olmak.
    Turkish youth follows Atatürk. He followed the example
    of his brother and went to University.
  4. Fiil uymak, itaat/riayet etmek, dinlemek, başeğmek, tutmak.
    to follow orders: emirlere uymak.
    to
    follow advice: nasihat dinlemek/tutmak.
    to follow the customs of a country: bir memleketin âdetlerine uymak.
  5. Fiil taklit/kopya etmek.
    She followed the fashions slavishly.
  6. Fiil … boyunca ilerlemek/gitmek.
    The railway follows the river for several kilometers.
  7. Fiil sonucu/neticesi olmak, sonucunu/neticesini doğurmak, sonucuna varmak.
    Misery follows war: Harp
    sefalet doğurur.
    It follows then that he must be innocent: Bundan, onun suçsuz olduğu sonucu çıkar.
    It follows from this that: Bundan anlaşılacağı gibi, binaenaleyh, bundan şu sonuç çıkar ki, demek oluyor ki.
    It does not follow that: bu … demek değildir, bundan … sonucu çıkarılamaz.
  8. Fiil kovalamak, peşini bırakmamak.
    to follow an enemy. The hounds followed the fox. The police are following
    a murderer who's in hiding.
  9. Fiil erişmeye çalışmak, peşinde olmak.
    to follow an ideal.
  10. Fiil (söylenen şeyi) anlamak, kavramak, dikkat etmek.
    Do you follow me? I don't quite follow you. He found
    hard to follow the conversation.
  11. Fiil (sıra/zaman/değer vb. bakımından) …'den sonra gelmek.
    The number 6 follows the number 5. May follows April.
  12. Fiil (bir olay başka bir olayı) izlemek/takip etmek.
    After the defeat great desorders followed.
  13. Fiil yakından ilgilenmek, (gelişmeleri) takip etmek.
    He followed new political developments with interest.
  14. Fiil (devamlı) ilgilenmek, meşgul olmak.
    to follow sports. He follows all the latest inventions.
  15. Fiil meslek/iş edinmek, mesleğinde çalışmak.
    follow the plough: çiftçi olmak.
    follow a profession:
    bir mesleğe mensup olmak.
    follow the sea: gemici olmak.
    You must study hard if you intend to follow the engineering: Mühendis olmak istiyorsan çok sıkı çalışmalısın.
  16. İsim izleme, takip (etme/edilme), kovuşturma.
  17. İsim (bilârdoda) takipli vuruş.
kendi eğilimini izlemek Fiil
babasının mesleğini sürdürmek Fiil
dosdoğru/burnunun doğrusuna gitmek.
(a) dosdoğru/burnunun doğrusuna gitmek, (b) düşünmeden hareket etmek, bildiğinden şaşmamak, (yanlış yolda) direnmek/inat etmek.
eski gidişatına devam etmek Fiil
zevkine bakmak Fiil
mesleğini icra etmek Fiil
çıkarlarını gözetmek Fiil
standart uygulamayı izlemek Fiil
yıldızına güvenmek Fiil
kendi eğilimini izlemek Fiil
içinden geldiği gibi yaşamak Fiil
sadece kendi eğilimlerini izlemek Fiil
birinin fikir silsilesini izlemek Fiil
yeri doldurulamayacak kadar başarılı olmak Fiil
yeri doldurulması zor olmak Fiil
mektup bu postadadır
mektup postadadır
bir cenaze alayını mezarlığa kadar izlemek Fiil
bir işin peşini bırakmamak Fiil
işin peşini bırakmamak Fiil
politika gütmek Fiil
(politika) bir tutumu olmak Fiil
bir işi takip etmek Fiil
belirli bir şemayı takip etmek Fiil
bir kalıba uygun olmak Fiil
bir şemaya uygun olmak Fiil
belirli bir düzeni takip etmek Fiil
belirli bir düzene uygun olmak Fiil
belirli bir şemaya uymak Fiil
bir kalıba uymak Fiil
belirli bir düzene uymak Fiil
belli bir politika izlemek Fiil
belli bir politika takip etmek Fiil
politik davranmak Fiil
bir mesleğe mensup olmak Fiil
bir mesleğin mensubu olmak Fiil
bir meslekten olmak Fiil
sıkı rejim yapmak Fiil
bir sistem benimsemiş olmak Fiil
bir iş yapmak Fiil
bir meslek icra etmek Fiil
bir yaşam biçimine uygun yaşamak Fiil
belirli bir şekilde yaşamak Fiil
zikzak yapmak Fiil
peşini bırakmamak, daima arkasından/peşinden gitmek, peşine düşmek/takılmak.
The child follows her
mother about all day long.
söz dinlemek Fiil
peşinden gitmek, takip etmek.
birini yakından izlemek Fiil
bir el yazmasının tıpkıbasımını yapmak Fiil
meslek olarak diplomatlığı seçmek Fiil
meslek olarak diplomatlığı seçmek Fiil
talimata uymak Fiil
birşeyin sonucu olmak Fiil
birşeyin neticesi olmak Fiil
birşeyden sonuç olarak çıkmak Fiil
...'in hemen ardından gelmek Fiil, Deyim
birinin topuğuna basmak Fiil
birinin izinden gitmek Fiil
birinin izinden gitmek Fiil
talimata uymak Fiil
hiç düşünmeden/körü körüne liderini takip etmek.
önceden tasarlanmış bir plan izlememek Fiil
önceden hazırlanmış bir plan izlememek Fiil
(a) (bir zaman aralığından sonra) devam etmek.
The second half of the concert will follow on in 20
minutes. (b) (bir olayı) izlemek/takip etmek.
Her ilness followed on her mother's death.
...'in hemen ardından gelmek Fiil, Deyim
başkalarının işini izlemek Fiil
başkalarının işini izlemek Fiil
yapmak, yerine getirmek, icra/ifa etmek, yapıp bitirmek, (işi) sonuna kadar götürmek.
He followed
his orders to the point: Aldığı emirleri harfiyen yerine getirdi.
peş inde gitmek Fiil
arka sına düşmek Fiil
birinin tavsiyesine uymak Fiil
birinin öğüdünü dinlemek Fiil
birinin tavsiye sine uymak Fiil
birinin düşünce tarzını izlemek
birinin savına katılmak Fiil
birini örnek almak Fiil
birini örnek almak Fiil
birinin düşünce tarzını izlemek
birinin ilerlemesini izlemek Fiil
birinin izinden gitmek Fiil
karda birini izlemek Fiil
birini gittiği her yerde izlemek Fiil
birini takip etmek Fiil
birinin peşinden ayrılmamak Fiil
birinin peşinde dolaşmak Fiil
peşine düşmek Fiil
birini gittiği her yerde izlemek Fiil
birini takip etmek Fiil
birinin peşinde dolaşmak Fiil
peşini bırakmamak Fiil
birini yakından izlemek Fiil
birini yakından izlemek Fiil
müteveffayı mezara kadar götürmek Fiil
bir işi bırakmadan izlemek Fiil
normal hayat yaşamak Fiil
(a) (iskambilde) aynı cinsten oynamak, (b) (bir kimseyi) kendine örnek almak, (bir kimsenin) izinden gitmek.
(a) (iskambilde) aynı renk kâğıtları oynamak, (b) izinden gitmek, taklit etmek, örnek almak, aynı şeyi yapmak.
kalabalığa katılmak Fiil
asker olmak Fiil
iz inden yürümek Fiil
modayı izlemek Fiil
modaya uymak Fiil
uçağın uçuşunu radarla izlemek Fiil
bir uçağın uçuşunu radar ile izlemek Fiil
bir uçağın uçuşunu radarla izlemek Fiil
herkes ne yaparsa onu yapmak Fiil
sürüden ayrılmamak Fiil
başkalarının yaptığının aynısını yapmak Fiil
(ata binip tazılarla tilki, tavşan vb.) avlamak.
kanuna uymak Fiil
kolay çözüm yolunu seçmek Fiil
parti disiplinine uymak Fiil
parti politikasını izlemek Fiil
şan şeref yolunda ilerlemek Fiil
US çiftçi olmak Fiil
aynı mesleği icraya devam etmek Fiil
(a) denizci olmak, (b) deniz yolculuğuna çıkmak.
izine düşmek Fiil
(a) (başladığı işi) tamamlamak/bitirmek, (bitirinceye kadar) elden bırakmamak, (başladığı işe) devam
edip sonuca/başarıya ulaştırmak.
When one begins a job, one should try to follow it through: İnsan başladığı işi bitirmeye çalışmalıdır. (b) (golf vb.) topu sürüp hedefe ulaştırmak.
...'in gereğini yapmak Fiil
... konusunda gerekenleri yapmak Fiil
birşeyi başarmak Fiil
birşeyi başarıyla bitirmek Fiil
birşeyi tamamlamak Fiil
(a) peşini bırakmamak, inatla/ısrarla izlemek/takip etmek, vazgeçmemek.
follow up a clue: bir
ipucunu izlemek. (b) üstelemek, teyit/tekit etmek.
He followed up his first request by asking again a week later. (c) (sonuca/başarıya ulaş(tır)ın-caya kadar) izlemek/takip etmek.
follow up a victory: bir zaferi sonuna kadar getirmek.
arka sına düşmek Fiil
bir ipucunu izlemek Fiil
mektup butan sonra ödeme emri göndermek Fiil
mektuptan sonra bir ödeme emri göndermek Fiil
meseleyi takip etmek Fiil
bir meseleyi takip etmek Fiil
bir işi takip etmek Fiil
bir zaferden iyice yararlanmak Fiil
devam kampanyası İsim
bir avantajdan azami yararlanmak Fiil
fırsattan yararlanmak Fiil
tamamlayıcı tedavi
iş takibi dosyası İsim
iş takibi talimatı
faturaları takip etmek Fiil
tekit mektubu
iş takipçisi
cevap bekleyen mektupları cevaplandırmak Fiil
iş takibi emri
takip emri
referansları kontrol etmek Fiil
belirli bir konuda alınan mesafeyi görüşmek üzere yeniden toplanma
takipçilik işi
(a) (bir zaman aralığından sonra) devam etmek.
The second half of the concert will follow on in 20
minutes. (b) (bir olayı) izlemek/takip etmek.
Her ilness followed on her mother's death.
içgüdülerine güvenmek Fiil
içgüdülerine uymak Fiil
içgüdülerine göre davranmak Fiil
dümdüz devam etmek Fiil
kendi bildiği gibi yapmak Fiil
kokunun geldiği yeri bulmak Fiil
kokuyu kaynağına kadar izlemek Fiil
burnunun dikine gitmek Fiil
dümdüz gitmek Fiil
hiçbir yere sapmadan gitmek Fiil
dosdoğru gitmek Fiil
bildiğini okumak Fiil
kokuyu takip etmek Fiil
kalabalığa uymak, başkalarının yaptığını yapmak.
I do what I want to do; I don't follow the crowd:
Ben başkalarının yaptığını değil, canımın istediğini yaparım.
peşine takmak Fiil
Nasıl yani?
Anlayamadım.