1. İsim çekmece, sürme, göz.
    He kept his shirts in a drawer in the dresser.
    chest of drawers: çekmeceli
    dolap, şifoniyer.
    (Not) out of the top drawer
    k.d. toplumun en seçkin sınıfından (değil)/soylu aileden (değil).
  2. İsim çeken/çekme işini yapan kimse/araç.
  3. İsim para havale eden/gönderen kimse.
  4. İsim (bkz: tapster )
alt çekmece
para çeken
keşide edene iade
kâğıtları çekmeceye tıkmak Fiil
(Br) işsizlik ödeneği alan
poliçe keşidecisi
bir senedin ortak keşidecisi
kartoteks çekmecesi
keşide edene rücu etmek Fiil
altın tel haddesi İsim
keşideci sorumluluğu
para çeken
çekmecenin altıni üstüne getirmek Fiil
bir şeyi çekmeceye gizlemek Fiil
(US) Br ödenmeden çeki sahibine iade etmek Fiil
bir çeki keşide edene iade etmek Fiil
çeki keşideciye iade etmek (bir bankanın bir çekin üzerine yazdığı veya damgaladığı , çeki kabul etmeyeceğine dair notu
bir poliçeyi keşidecisine geri vermek Fiil
poliçenin keşideciye iadesi İsim
poliçenin keşideciye iadesi İsim
gizli çekmece
kâğıtları toparlayıp bir çekmeye tıkmak Fiil
kâğıtları bir çekmeceye tıkmak Fiil
toplumun üst sınıfı
üst çekmece
birlikte keşide eden
bir poliçenin keşidecisi İsim
her an para çekilebilir hesap
işletme sahibinin işletmeden yaptığı çekilişlerin kaydedildiği şahsi hesabı
özel bir işletmede
keşidecinin ikametgâhı
keşidecinin imzası