breakthrough

  1. İsim, Askerlik2 yarma, cepheyi yarıp geçme.
  2. İsim bir engeli aşma/yenme/ortadan kaldırma.
    The President reported breakthrough in technology, in diplomatic relations.
  3. İsim önemli ilerleme, hamle, atılım, aşama: özellikle önceleri karşılaşılan engel ve başarısızlıktan sonraki DEVAMINI OKU
    ilk önemli başarı/keşif.
    Scientists have made a breakthrough in their treatment of that disease. GİZLE
büyük bir teknolojik yenilik
(a) çıkmak, zuhur etmek.
It was a cloudy day, but the sun at last broke through. (b) çığır açmak, DEVAMINI OKU
büyük bir engeli aşmak, yeni ufuklar açacak önemli bir keşifte bulunmak.
Scientists hope to break through soon in their fight against cancer. (c) zorluğa rağmen ilerlemek, yarıp geçmek, yarmak.
Our soldiers broken through the enemy's defence line. GİZLE
 
 
Bize Ulaşın
Geri-bildirimde bulunun