insanın bütün hayatı boyunca
ömrü boyunca birinin baş belası olmak
Fiil
melekelerine hâkim olmak
Fiil
bütün alışverişlerinde tam dürüst olmak
Fiil
bütün rakiplerinin üstünde olmak
Fiil
bütün nişanlarını takmış olmak
Fiil
bütün enerjisini bir şeye yöneltmek
Fiil
bütün ümitleri yok etmek
Fiil
bir şeyi çok istemek
Fiil
bütün işçilerini işten çıkarmak
Fiil
tüm enerjisini bir şeyde kullanmak
Fiil
bütün rakiplerinin üstüne çıkmak
Fiil
bütün etkisini kullanmak
Fiil
bütün sermayesini teçhizata yatırmak
Fiil
bütün mühimmatını kullanmış olmak
Fiil
bütün gücünü bir şeye harcamak
Fiil
olanca gücüyle.
He ran for all he was worth: olanca gücüyle koştu.
bütün parasını bağışlamak
Fiil
bütün malını mülkünü elden çıkarmak
Fiil
müflisten vâki olacak bütün taleplerden vazgeçmek
Fiil
müflisten vaki olacak bütün taleplerden vazgeçmek
Fiil
bütün parasını harcamak
Fiil
anlayışlı/makul olmak, sağduyusu yerinde/aklı başında olmak.
He wouldn't act like this if he he had all his marbles: Aklı başında (makul) olsa böyle yapmazdı.
tüm servetini hisse senet dilerine yatırmış olmak
Fiil
tüm servetini hisse senetlerine yatırmış olmak
Fiil
anlayışlı/makul olmak, sağduyusu yerinde/aklı başında olmak.
He wouldn't act like this if he he had all his marbles: Aklı başında (makul) olsa böyle yapmazdı.
bir dediği iki olmamak
Fiil
komşusunun neler karıştırdığını bilmek
Fiil
bütün parasını hayır işlerine bırakmak
Fiil
can kulağıyla dinlemek
Fiil
cesaretini ele almak
Fiil
bütün gücünü toplamak
Fiil
kafadan sakat/çatlak olmak, bir tahtası noksan olmak, deli olmak, aklından zoru olmak.
Anyone who would do such a thing must not have all his buttons.
bütün parasını harcamak
Fiil
bütün ticaret kredilerini bir hesaba ödemek
Fiil
bütün ticaret kredilerini bir hesaba ödemek
Fiil
bütün sermayesini bir işe yatırmak, varını yoğunu tehlikeye atmak.
bütün takatını tüketmek
Fiil
aklı yerinde olmak (bütün akli melekelerine sahip olmak
Fiil
bütün malını mülkünü karısının üstüne yapmak
Fiil
bütün malını mülkünü karısına bırakmak
Fiil
bütün cephanesini tüketmek
Fiil
bütün parasını işletmeye yatırmak
Fiil
bütün enerjisini tüketmek
Fiil
bütün parasını harcamak
Fiil
bütün madalya ve nişanlarını taşımak
Fiil
bütün hayatını ona bağlamak
Fiil
gücünü kuvvetini toparlamak
Fiil
birinin bütün zamanını almak
Fiil
bütün kaynaklarını bir işe tahsis etmek
Fiil
bütün erzakını tüketmek
Fiil
(a) gayretle, şevkle, seve seve, ciddiyetle, hararetle, (b) samimiyetle, içtenlikle, bütün kalbiyle.
bütün gücüyle, olanca kuvvetiyle, canını dişine takarak.
He worked with all his might and main.
yeni mal sahibinin haklarının tanınması
herkesin aynı fikir de olması
herkes aynı fikirde olmak
Fiil
kesin zafere ulaşmak.
The army defeated the enemy and carried all before it until it reached the city.
bütün dünyayı yenmek
Fiil
tam başarı sağlamak, büyük zafere/başarıya ulaşmak, her mukavemeti kırmak, bütün rakipleri yenmek.
herkesi önüne katmak
Fiil
bütün gün ayakta kalmış olmak
Fiil
bütün hasımlara karşı direnmek
Fiil
bütün engellere karşın yolunda gitmeye devam etmek
Fiil
her şeyini bir ata yatırmak
Fiil
âciz kalmak, işin üstesinden gelememek, becerememek, sakarlığı üzerinde olmak.
I feel all fingers and thumbs. My fingers are all thumbs today, I really couldn't play the piano.
bütün trenlerin kalkışlarını bir saat ileri almak
Fiil
yolundan bütün engelleri kaldırmak
Fiil