birinin fikir silsilesini izlemek
Verb
eğit-donat
Noun, Military
(US) birçok istasyona uğrayan yolcu treni
her istasyonda duran yolcu treni
vapur bağlantılı tren.
Noun
(Br) gemi ile bağlantısı olan tren
gemi ile bağlantısı olan tren
çok hızlı giden tren (Japonyada vb.).
Noun
(Br) Londra'da dışarı giden tren
aktarma organları
Noun, Transport
elektrikli tren
Noun, Transport
dışçembersel dişli: herbiri kendi ekseni etrafında dönmekle beraber biri öteki etrafında dönen dişli takımı.
(US) yük (marşandiz) treni
saat mekanizması, (saat ibrelerini döndüren) çark düzeni. striking train
Noun
anafor, zahmetsiz çıkar ve kâr sağlayan mevki.
hızlı tren
Noun, Transport
içinde halkın istif olduğu tren
inşaat malzemesi taşıyan tren
sabah treni, sabahın erken saatinde işleyen banliyö treni.
Noun
hem yolcu hem de yük taşıyan tren
karma katar: yolcu ve yük vagonlarından oluşan tren.
(a) katır kervanı, (b) katırların çektiği yük arabası katarı.
hedefi bilinmeyen bir yere doğru giden tren
memleket dışına giden tren
(Br) indirimli yolcu treni
eğlence yerlerindeki mini-tren.
(US) tarifeye yeni bir tren seferi koymak
Verb
(US) tarifeli tren seferi
vagon gemisi, yüklü demiryolu vagonlarını taşıyan gemi.
Noun
kısa mesafede mekik dokuyan tren
her istasyonda duran tren
tek tür yük taşıyan tren (yalnız kömür, yalnız buğday vb. gibi).
Noun
(US) vagonları arasında geçit olan tren
araba katarı, dizi halinde arabalar.
Noun
posta treni, her istasyona uğrayan tren.
işçi treni, demiryolu işçilerini ve malzemesini taşıyan tren.
Noun
tren telefon konuşması
Communication
(telefon) trende telefon konuşması
trenin yolcu taşıma kapasitesi
tren geliş-gidiş tablosu
Noun
yetiştirmek, terbiye etmek, eğitmek.
(kaza sigortası) tren faciası