stray

sürüden ayrılmış/başıboş (hayvan).
aylak/başıboş/avare/serseri (kimse), yanlış yola sapmış/yolunu sapıtmış (adam).
evden kaçmış/yersiz yurtsuz (çocuk).
waifs and strays: kimsesiz/yersiz yurtsuz çocuklar.
rastgele, tesadüfî, arasıra vukubulan.
stray bullet: serseri kurşun.
stray customer: beklenmedik müşteri.
Physics dağınık, kaçak.
stray light: dağınık ışık.
stray magnetic field: kaçak magnetik alan.
stray
radiation: dağınık ışım.
sürüden ayrılmak.
doğru yoldan ayrılmak, yolunu şaşırmak/ sapıtmak, yanlış yola sapmak, dalâlete düşmek.
to stray from
the main road: ana yoldan ayrılmak.
to stray from the point: konudan ayrılmak, sadet dışına çıkmak.
başıboş/aylak/avare dolaşmak.
let one's thoughts stray: zihni/düşünceleri dağılmak, düşüncelere dalmak.

English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

stray bullet

serseri kurşun

stray cat

sokak kedisi

stray cattle

sürüden ayrılmış sığırlar

stray customer

tesadüfi müşteri

stray customer

tesadüfen uğrayan müşteri

stray from

sapılmak Verb

stray from the point

konu dışına çıkmak Verb

toplumdan ayrılanları topluma döndürmek Verb

sürüden ayrılan koyunları sürüye iade etmek Verb

impound stray cattle

başıboş dolaşan hayvan sürüsünü ağıla kapamak Verb

English-Turkish phrases from Zargan's own database

English-Turkish